Uzaktan çalışma emeğe yeni saldırı mı?

Salgın sonrasındaki on yıllarda iş süreçlerini muhtemelen paralel gelişen iki olgu belirleyecek; otomasyon ve uzaktan çalışma. İlki insanların fabrikalarda, ikincisi ise ofislerde toplanma ihtiyacını azaltıyor. 

Önde gelen şirketlerin uzaktan çalışmayı salgın sonrasında kalıcı hale getireceklerini açıklaması, yeni gündemler yarattı. Bazı uluslararası şirketler ofis düzenlerini buna göre değiştirmeye başladılar bile. Artık ofis çalışanının sabit bir masası olmayacak; ofisten çalışmak isteyenin gün ve saat belirterek masa rezervasyonu yapması gerekecek.

Uzaktan çalışmayı bir süredir kamu da kullanıyor. Son birkaç yıldır örneğin İstanbul Tarım İl Müdürlüğüne yaptığınız başvuru Samsun Tarım İl Müdürlüğünde görevli uzmanın önüne düşebiliyordu. Dijital olanakların kullanılmasında ve kağıtsız çalışma ortamına geçilmesinde kamu, özel sektörden hiç de geride değil.

Kapitalizm, işçiyi üretim araçlarının mülkiyetinden kopartıp fabrikanın içinde toplayarak daha ileri üretim sistemi kurmuştu; şimdi de emekçiyi işletme merkezinden de kopartıyor. Çok daha fazla emek gücünü daha küçük mekânlardan ve uzak mesafelerden yönetmek mümkün hale gelecek. En başta da plazalar etkilenecek. Öyle görünüyor ki haklı olarak eleştirilen plaza yaşam biçiminin ömrü beklenenden kısa olacak! İş süreçleri bizi mekânlarda toplamadığında belki mega kentlere bile artık eskisi kadar ihtiyaç duymayacağız.

Sınai komutan,

Sınai karargâh

Marx, üretim sistemi hangisi olursa olsun canlı emek üretim faktörü olduğu sürece, üretimin sadece ürün değil sınıfları da üreteceğini söylüyordu. Yönetici sınıf için sınai komutan ve orkestra şefi benzetmesi yapar:

“Büyük boyutlara ulaşmış, doğrudan doğruya toplumsal olarak veya bir arada çalışılarak yapılan bütün işler, az ya da çok, bireysel faaliyetler arasında uyum sağlayacak ve parçalarının bağımsız hareketlerinden doğanlardan farklı olarak toplam üretim mekanizmasının kendi hareketinden doğan genel işlevleri yerine getirecek bir yönetimi gerektirir. Tek başına çalan bir kemancı kendini yönetebilir, bir orkestra ise yönetmene ihtiyaç duyar. Emek, sermayenin emrine girip el birliği içinde harcanmaya başlar başlamaz, yönetim, denetim ve eşgüdüm işlevi, sermayenin işlevi olur. Yönetim işlevi, sermayenin özgül işlevi olarak, özgün nitelikler kazanır.”[1]

Kapitalin 3. cildinde de elbirliği gerektiren işlerde sürecin bağlantılığı ve birliğinin kendisini kısmi değil işyerinin toplam faaliyetiyle ilgili işlevleri komuta eden iradeyle ortaya koyduğu söylenir ve orkestra şefi örneği tekrarlanır; şu tespit yapılır: “Bu, her birleşik üretim tarzında yapılması gereken üretken bir iştir.”[2]

Yönetim, denetim ve eşgüdüm işlevleri kapitalizm öncesi toplumlarda da vardı ve bu işlevler karakterlerini mekân içinde kazanırlar. Feodal denetimin görünümü çiftlikte, kapitalist denetimin görünümü ise fabrika ve ofiste ortaya çıkar. Marx’ın ifadesiyle kapitalizm de burjuvazi “sınai komutandır”; o zaman fabrika ve ofis de sınai karargâh işlevi görmeli. Burjuva toplumu ilişkilerinin temelleri ilk olarak kendi karargâhında ortaya çıkıyor.

Toplumsal sistem Marx’ın ekonomi-politiğinde üretim araçları ile işçilerin bir araya gelme biçimi olarak tanımlanmıştı:

“Toplumsal üretim biçimi hangisi olursa, üretim etmenleri her zaman işçiler ve üretim araçlarıdır. Ne var ki, birbirinden ayrılmaları durumunda, her iki etmen de, yalnızca potansiyel üretim etmenleridir. Üretimin gerçekleşebilmesi için, bunların birleşmesi gerekir. Toplum yapısının farklı iktisadi çağlarını birbirinden ayıran, bu birleşmenin özel gerçekleşme biçimidir.”[3]

Üretim aracı ile işçinin birleşmesi bugüne kadar bir mekânda gerçekleşti. Mekânda birleşmenin ortadan kalkması, toplum yapısının yeni iktisadi çağına kapıyı aralayamaz mı?

Yeni sınıf mücadeleleri

Alvin Toffler, 1970’de yayınlandığında çok ses getiren Gelecek Korkusu Şok adlı kitapta şu iddiayı ortaya atmıştı: “Günümüzle XXI. yüzyıl arasında kalan şu otuz yıl içerisinde, psikolojik açıdan milyonlarca insan, birdenbire gelecekle karşı karşıya kalacak.”[4]

Toffler, insanlığın son 50 bin yılını 62 yıllık yaşam dönemlerine ayırarak incelemeyi önerir. Bu hesapla yaklaşık 800 yaşam dönemini geride bırakıyoruz. 650 yaşam dönemi mağaralarda geçmiştir. İnsanoğlu sadece son 6 yaşam döneminde basılı sözcükler görebildi. 797 yaşam dönemi hiç tren görmemişti. Uçaklar ise son 2 yaşam süresinde ortaya çıktılar. Hayatımızın ayrılmaz parçalarına dönüşen cep telefonları, kişisel bilgisayarlar vs. sadece son yaşam döneminde kullanıldı.

Toffler’in ölçümü değişim hızını daha iyi anlamamıza yardım ettiği için kullanışlıdır. Fakat değişimin hızlanması Toffler’in “gelecek korkusu” adını verdiği olguyu ortadan kaldırmıyor; gelecek neyi getirirse getirsin.

Birçok tarihçi otomasyonun sonuçlarını Sanayi Devrimiyle değil ancak Tarım Devrimiyle kıyaslayabileceğimizi söyler. Bence de otomasyon ve uzaktan çalışmanın etkileri, manifaturadan fabrikaya geçişle kıyaslandığında daha sarsıcı olacaktır. Değişim hızının etkisi için kullanılan “şok” sözcüğü bugün daha da gerçekçi. Şok ifadesi, geçişin sancısız olmayacağına da işaret ediyor.

Uzaktan çalışma sınıf mücadelesine yeni başlıklar ekleyecek; iş yükü, verimliliğin ölçümü, mesai saatlerinin nasıl düzenleneceği, uzaktan çalışmanın maaşlara nasıl yansıyacağı, çalışma araçlarını kimin temin edeceği, iletişim maliyetleri gibi sabit giderlerin kimin tarafından karşılanacağı, işletme maliyetlerinin düşmesinden elde edilen kazancın nasıl paylaşılacağı, emekle sermaye arasındaki mücadelelerle belirlenecek. Loncalarda olduğu gibi çalışan kendi çalışma araçlarının sahibi mi olacak, yoksa evinde başkasına ait araçları mı kullanacak ya da hibrit modeller mi gelişecek? Sorunun cevabını vermek için henüz erken.

Benzer iş süreçlerini uzun süredir uygulayan Silikon Vadisindeki örnekler şu anda insanları umutlandırmıyor. Son birkaç yılda vadideki modern teknoloji kampüslerinden kötü hikâyeler yayıldı. Fakat emek kazanım sağlamakta ne kadar gecikirse geciksin, emeğin sermayenin mekânından kurtulması, sermayeden özgürleşmesinde ileri bir adımı oluşturacaktır. Sermaye emekçinin denetiminin önemli unsurlarından arınacak; emekçi sınai komutana nerede bulunacağının, nasıl giyineceğinin, hatta bazı sektörlerde mesaiye ne zaman başlayacağının vs. hesabını vermeyecek. Sermayenin uzaktan çalışan emekçinin biyolojik varlığı üzerindeki denetim, gözetim ve tahakkümü öncesindeki kadar güçlü olmayacaktır. Orkestra şefi emekçilerden şimdi daha uzak duracak.

Fabrika ve ofis kapitalizmin mabediydi; uzaktan çalışma, mabedi zayıflatabilir.  

 

[1] Karl Marx, Kapital, Cilt 1, Yayına Hazırlayan: Friedrich Engels, Yordam Yayınları, s. 322.

[2] Karl Marx, Kapital, Cilt 3, Yayına Hazırlayan: Friedrich Engels, Yordam Yayınları, s. 384.

[3] Karl Marx, Kapital, Cilt 2, Yayına Hazırlayan: Friedrich Engels, Yordam Yayınları, s. 45.

[4] Alvin Tofler, Gelecek Korkusu Şok, Altın Kitaplar Yayınevi, s. 15

Etiketler
çalışma; emek; marx