Montefiore–Abdülmecid görüşmesinin tutanağı (18 Ekim 1840)
Moses Montefiore 19. yüzyılın Avrupa’daki en meşhur Yahudi simalarından biridir. Hem ticari hayatta önemli yatırımlara imza atmış (örneğin Allianz sigorta şirketi Montefiore tarafından kurulmuştu) hem de Yahudi davasının temsilciğini üstlenmiştir.
Bir Hıristiyan kaybolduğunda, Yahudiler tarafından ayinde kanı kullanılmak üzere kaçırıldığı iddia edilebiliyor; Yahudiler, Hıristiyanların saldırılarına uğruyordu. Kan iftirası Orta Çağ’dan sonra Avrupa’da yavaş yavaş ortadan kalmıştır, fakat Osmanlı İmparatorluğu Hıristiyanları arasında 19. yüzyılda da hâlâ taraftar bulabiliyordu. Benzer iddiaların Şam ve Rodos’ta tekrar ortaya çıkması üzerine Doğu Yahudileri, Rothschild ve Moses Montefiore’dan yardım istediler. Moses Montefiore ile Fransız avukat Isaac-Jacob Adolphe Crémieux ilk önce Kahire’ye giderek Hıdiv Mehmet Âli Paşa ile görüştüler, bir süre sonra Şam’daki tutuklu Yahudilerin serbest bırakılmasını sağladılar. Ardından İstanbul’a geçtiler ve Sultan Abdülmecid ile bir görüşme yapıldı.
Montefiore ve Crémieux’un bu seyahati, Doğu ve Batı Yahudileri arasındaki ilk modern köprülerin kurulmasına vesile olmuş, Avrupalı Yahudi liderler ilk defa Osmanlı Padişahı ile Yahudi Sorununu konuşmuştur.
Aşağıda okuyacağınız belge, Moses Montefiore ile Sultan Abdülmecid görüşmesinin tutanağıdır. Görüşme sonrasında Abdülmecid, Yahudileri koruyan fermanı yayımladı.
Belgenin aslı Londra’daki Rothschild Arşivindedir. (The Rothschild Archive, 000/87/9)
Bilim Akademisi Üyesi Sayın Moses Montefiore tarafından
MAJESTELERİ İMPARATOR SULTAN ABDÜLMECİD
Hazretleri huzurunda, Beşiktaş Sarayı, İstanbul’da 28 Ekim 1840 Çarşamba Akşamı yapılan konuşmanın metni – 5601
Sayın Moses Montefoire’ye Saraya kadar George Samuel Hazretleri, David Williams Wire Hazretleri ve Dr. L. Lowe yanı sıra Britanya Büyükelçiliğinin Birinci Tercümanı Frederick Pisani Hazretleri eşlik etmişlerdir.
Konuşma
MAJESTELERİ İMPARATORA SUNULMAK ÜZERE!
Beni kendilerine vekil seçen tüm üyelerimiz adına İMPARATORLUK TAHTINIZIN ayaklarına tüm saygımız ve bağlılığımızla gelmiş bulunmaktayım.
Ülkem İngiltere ve dünyanın diğer aydınlanmış ülkeleri Şam ve Rodos’ta acı içindeki mazlum Yahudilerin çığlıklarını duyarak en çabuk biçimde bu mazlumlara iyi niyet ve şefkatlerini sunmuşlardır – ancak her şeye kadir olan Yüce Tanrı Rodos’a gerekli yardımı önlemiş ve siz Majeste İmparatorun bilgelik, adalet ve hakikat aşkını esinlemiştir. – Baskıcıları yere seren –kötülüğü bilinen tasarımlar ve masumlar açısından – adil idarenizin altında – Siz Majesteleri İmparatora halkların yüreğinden gelen engin şükranlarıyla izin vermeniz için yalvarıyor, dualar ediyoruz ki Rahman olan Tanrı siz Majesteleri İmparatora – bilgelik ve onur ve zenginlik dolu uzun ömürler ihsan etsin, adınız sonsuzluğa altın harflerle kazınsın ve tüm yaptıklarınız bir Gül Bahçesinin koku ve tadını bıraksın geleceğinizde.
Eski zamanlarda Yüce Tanrı halkımızı Mısır’dan çıkararak asırlar boyunca Filistin’de yaşattı; Tanrının onlara en büyük kehaneti ve onları dünya ülkeleri arasında dağıtmış olması, en barışçıl ve sadık tebaa olmaları ve büyüttükleri sanayileriyle içinde yaşadıkları ülkenin zenginleşmesine ve refahına katkıda bulunmalarıdır.
Atalarının yaşadıkları topraklara saygı ve sevgiyle bakıyorlar; buralarda yaşayanların tamamı, sizin koruyucu gölgenizin üstlerinde olmasından ve barış içinde yaşayarak Atalarının Tanrısına ibadetlerini yerine getirebilmelerinden dolayı size duacıdırlar; kararları sabit ve değişmez olan mutlak bilgeliğin tahtı için ettikleri dualarla karşı konulamaz biçimde Tahta çıkmış – düşmanlarınızı yerle bir etmiş – sabah çiyi gibi yok etmiş ve rüzgârın samanı götürdüğü gibi götürmüş – ki Tahtını sonsuza dek sürecek ve hepsi Saltanatınız altında barış için, kendi bağlarında ve incir ağaçları altında yaşayacak, kimseler onları korkutmaya cüret edemeyecek, bunu dileyemeyecektir.
MAJESTELERİ İMPARATORUN verdiği lütufkâr yanıt şöyledir:
Vekilce yapılan açıklamalardan ve ifade olunan duygulardan büyük memnuniyet duydum.
Şam’da olup bitenlerden etkilendim ama Rodos’ta adaletin yerini bulması için verdiğim emirle İsrail Halkının durumunun iyileştirilmesini sağladım.
İsrail Halkı daima korumamdan yararlanacak ve İmparatorluğumdaki tebaaların her birinin sahip olduğu üstünlüklerden yararlanacaktır.
Vekile, istemiş olduğu Fermanı veriyorum.
Siz Beyefendileri bu Başkente getiren saf yardımseverliği takdir ediyorum.