Teknoloji üretim ilişkilerini etkiliyor. Tarım toplumunda birlikte olan ev ve işyeri, manifaktür üretimin doğmasıyla ayrılmaya başladı. İnternet teknolojisi ev ve işyerinin yeniden birleştiği alanlar yarattı. Teknoloji kullanımı bir kaçınılmazlık olduğu için, onun sonuçlarından etkilenmemek de imkânsız. Cep telefonsuz, sosyal medyasız bir dünyayı artık tasavvur edemeyiz. Ancak yeni teknolojilerin etkileyip dönüştürdüğü toplumsal ilişki ve davranışlar bazen olumsuz biçimler alabiliyorlar. Burada karıştırılmaması gereken şey, yeni teknolojinin değişime zorladığı eski davranış ve değerleri idealleştirip yeni olanın farklılığını bozulma olarak gören bir muhafazakâr tepki ile toplumsal ilişkileri süreksizleştiren, bireyleri asosyal ve yabancılaşmış hale getiren yozlaşmaya verilen tepkinin farklı olduğudur. Değişmenin ve başkalaşmanın kendisi bir bozulma değildir. Ancak başlangıçta öyle algılanır. Binlerce yıldır kuşak çatışması, yaşlıların gençleri bozulmuş olarak algılaması şeklinde tekerrür etmektedir. Çünkü her kuşak kendisinin içinde yetiştiği ve içselleştirmiş olduğu değerleri doğru kabul etmektedir.
Değişme içinde neyin bozulma, gerileme ya da yozlaşma olduğunu saptamakta kullanabileceğimiz ölçüt, bireylerin toplumsallıklarını sürdürürken özgürleşmelerine imkân yaratılıp yaratılmadığıdır. Bireylerin kendilerini gerçekleştirmelerine izin vermeyen bir toplumsallık kişiliksizleşmeye; bireylerin özgürlüklerini toplumsalın karşısına dikmiş bir serbestlik yabancılaşmaya yol açar. Teknolojinin getirdiği değişmeler, toplumsal davranışlarımızda yabancılaştırmaksızın özgürleştirici bir rol oynadıkları müddetçe sağlıklı işlevler üstlenirler. Onların mücadele edilmesi gereken olumsuz etkileri de bu ölçüt üzerinden tarif edilebilir.
Uzaktan çalışmaya imkân veren teknolojiler büyük şirketlerde bir süredir çalışanların ev ile işyeri performanslarını sürekli kılmak için kullanılmaktaydı. Örneğin 2000’li yılların başlarında ABD’de Ford Motor ve Delta Airlines gibi firmalar personellerine evde kullanmaları için bilgisayar vermişlerdi. Bu haliyle uzaktan çalışma, “Home Office” denilen ve pazarlama, sigortacılık, yayıncılık vb. bazı meslek gruplarının çalışma yapısı uyarınca mümkün –hatta bazen istenir- olan imkândan farklı amaçlarla kullanıldı. Büyük ve entegre işletmeler, uzaktan çalışmayı bir taşla birkaç kuş vurmalarını sağlayacak bir imkân olarak değerlendirdiler. Bu sayede hem toplu çalışmadan kaynaklanan mekânsal maliyetleri düşürme hem çalışanların mesailerini uzatma ve hem de işçi sınıfını atomize ederek denetimi artırma imkânı bulacaklarını hesapladılar.
Bu haliyle uzaktan çalışma toplumsallık ve özgürleşme dengesini bozan bir içeriğe sahiptir. Mesai saatleri uzayacağı, ev ile işyeri arasındaki iç içelik serbest zaman sınırlarının akışkanlaşmasına neden olduğu ve işyeri kültürünü yok ettiği için toplumsallığı azaltmakta, başlangıçta aile ve ev ortamı rahatlığı sağlıyor gibi dursa da, evin içinde de iş organizasyonu kurmayı gerektirdiği ve her ev buna uygun olmadığı için bir süre sonra çatışmayı aile içine de taşıyan bir kriz faktörüne dönüşmektedir.
Bu durumda teknolojinin imkânlarını reddetmek yerine toplumsal ilişkileri besleyici yönde yeniden-değerlendirilmesini sağlamak gerekmektedir. Bu doğrultuda:
- Uzaktan çalışmanın bir emek türü olarak kendine özgü tanımının yapılması, farklı iş kollarında çalışanların uzaktan çalışmadan kaynaklanan ortak sorunlarının tespit edilmesi ve uzaktan çalışmanın çalışma ilişkilerinde olduğu kadar işçi sınıfı içinde bir dönüşüme de tekabül edip etmediğinin tartışılması gerekmektedir.
- Uzaktan çalışanların çalışma saatlerinin belirlenmesi, çalışma saatlerinin kısaltılması, serbest zaman haklarının tanınması ve bu konuda yasal düzenlemenin yapılması talep edilmelidir.
- Gerekirse çalışmanın internet ağı (network) işkolu üzerinden tarif edilmesi (aynı network’e bağlı olanlar aynı işkolunda örgütlü sayılırlar) ve çalışanların atomizasyonuna karşı daha geniş bir örgütlenme altyapısının tarif edilmesi üzerinde düşünülmelidir.
Uzaktan çalışma, yakın gelecekte çalışma ilişkilerinin tümünü kapsamayacak. Çünkü bu gelişmenin birbirini besleyen iki yönü bulunuyor: Birincisi bazı mesleklerin evde icra edilmesi, ikincisi evde çalışan veya evde çok uzun zaman geçirenlere yönelik hizmetlerin genişlemesi. Yani evden çalışanların sayısı artarken, dışarıda ev-odaklı çalışan hizmet sektörü de genişlemektedir. Yaşlılara yönelik evde sağlık hizmetleri, kargoculuk, eve yemek vb. hizmet getiren işlerde kapasite artmaktadır. Bu nedenle meseleyi farklı alanlara etkileri ile birlikte çok boyutlu olarak ele almak gerekmektedir.