Korsan / ücretsiz e-kitap üzerine

17. yüzyılda Galli korsan Henry Morgan’ın Karayiplerdeki yağmaları, İngiliz İmparatorluğu’nun başlangıcıydı. Bu yağma seferleri hem İngiltere’ye ganimet taşıdığı için hem de en önemli rakipleri İspanya’ya karşı savaş yöntemi olarak göründüğünden ve her iki amaç çoğu zaman birleştiğinden – Morgan’ın İspanya’nın kontrol ettiği Panama’daki tek seferlik yağmasından 60.000 sterlin elde edilmişti – Londra hükümeti tarafından da destekleniyordu. Kapitalizmin en büyük imparatorluğunun kökeninde korsanlık faaliyetlerinin olduğunu kimse inkâr etmeyecektir.

Korsanları kullanan tek feodal devlet İngiltere değildir; feodal hükümetlerle korsanların ilişkisi, feodal toprak sahibi sınıfın eşkıyalarla ilişkisine benzetilebilir.

Korsan sözcüğünü bugün farklı anlamlarda da kullanıyoruz; en çok da kitap ile ilişkilendirerek. Fakat kitabın matbu korsanlığı ile kitabın dijital korsanlığını birbirinden ayırmamız lazım.

Kâğıt eskimiş bir teknolojidir; konfor, üretim, dağıtım ve depolama kolaylığı açısından dijital okuma araçları önemli avantajlar yaratır. 

Toplum haber ve makale okurken, matbu yayınlardan daha çok artık dijital okuma araçlarını tercih ediyor. Kitap ise dijitalleşmeye direndi. Bu direnci zayıflatılmasında dijital ortamlarda kitapların ücretsiz paylaşılmasının küçümsenemeyecek katkısı olabilir.

Türkiye yaklaşık 30 yıldır devlet işlemlerinin dijitalleştirilmesi üzerinde çalışıyor ve önemli mesafe alındı. Devlet hem toplumla konuşurken hem de mevzuat dâhil resmî yazışmalarda bu süreç için e-devlet, tek pencere sistemi, kâğıtsız ortama geçiş ifadelerini kullanıyor. Geçmişin kaşe, imza ve mühür dolu evraklarının yerini 13 haneli ID numaraları aldı. Yaklaşık 5 yıl içinde devletin kâğıtsız ortama geçiş sürecinde sona çok yaklaşacağını öngörebiliriz.

Evrakın dijitalleştirilmesi kitap okuma araçların dijitalleştirilmesinden daha zorlu olduğu halde, devlet kâğıtsız ortama toplumdan önce geçebilir; bu da “hantal devlet” tezinin pratikte yanlışlanması olur.

Morgan’ın korsanlıktaki amacı özel mülkiyet inşa etmekti. Başkasına ait özel mülkiyeti yağmalaması özel mülkiyet hukukunu ihlal ettiği anlamına geliyor ama özel mülkiyet sisteminin dışına çıktığı anlamına gelmiyor. Morgan’ın yarattığı zenginlik, bir sonraki yüzyılın en gelişmiş kapitalist mülkiyetinin ortaya çıkmasını sağladı.

Korsan maktu kitabın da yaptığı, Morgan’ın faaliyetinden farklı değil; bir taraftan özel mülkiyet hukukunu çiğnerken, özel mülkiyeti tekrar üretir. Ücretsiz e-kitap (ya da korsan e-kitap) ise farklı; kitapları ücretsiz erişime açarak yeni bir meta ilişkisi ya da özel mülkiyet ortaya çıkartmıyor.

Kitap üreticilerinin ücretsiz e-kitaba tepkilerini anlıyorum; bu tepki özünde özel mülkiyet ile ihtiyaca göre paylaşım arasındaki kadim çelişkidir. Fakat ücretsiz e-kitabın ihtiyaca göre paylaşıma dayanması, onu korsanlık olmaktan çıkartmaz. Çünkü paylaşılanı kendi üretmiyor; başkasının ürettiğini açık erişime açıyor. Yani ihtiyaca göre paylaşımı üretim değil dağıtım sürecine müdahale ederek yapıyor; kitabı meta olmaktan çıkartırken kendisi üretim yani değer yaratan emek sürecinin dışında duruyor.

Morgan’ın korsanlığı nasıl ki korsanlık emeğine dayanıyorsa, ücretsiz e-kitabın da kendi emek süreci var. Bu emek matbu kitabın dijital ortama aktarılmasında ve orada dağıtıma açılmasında ortaya çıkar. Fakat bu karşılıksız emektir; kapitalizm açısından üretken emek artı değer yaratan emek olduğundan üretken emek değil. Harcanan bu emek metanın değerine girip dolaşıma katılmaz.

Dijital ortamlar gönüllü emeği arttırdı; ücretsiz e-kitaplar, ücretsiz alt yazı siteleri, bir sosyal hareket olarak özgür yazılım, kullanıcıların geliştirdiği dijital ansiklopediler vs. dijital teknolojilerin yarattığı yeni paylaşımlı sosyal ilişkiler. Sınıflı toplumlar tarihinde hiçbir ortam, herkesin yeteneğine göre verip ihtiyacına göre aldığı paylaşım biçimine internet kadar uygun olmamıştı.

Ücretsiz e-kitap henüz üretim sistemi olmadığı için korsanlığın ötesine geçemiyor. Bazı kişisel çabaların ötesinde ücretsiz erişimin ortaya çıkabilmesi ve hâkim dağıtım biçimine dönüşmesi, geçim ihtiyacının ortadan kaldırılmasına bağlı. Üretenin bizzat kendisi paylaşmadığı sürece, ücretsiz e-kitap paylaşımı korsanlık olarak kalmaya devam edecek.

Marx, Artı Değer Teorilerinde, “Toplumun toplam geliri ise, yıl içinde değişmeyen sermayeye eklediği toplam emek zamandır” tarifini yapar. Üretilen değerin bir bölümü her zaman tüketildiğinden tamamı değişmeyen sermayeye eklenmez; ama toplum gelir yaratıyorsa, üretilen değerin bir bölümü her zaman değişmeyen sermayeye ekleniyor demektir. Ücretsiz e-kitap paylaşımının toplumun geliri içine dâhil edilebilecek bir parçası olmadığından, bu tarif e-kitap korsanlığının toplum geliriyle ilgili olmadığı anlamına gelir. E-kitabın yarattığı olanağın toplum zenginliği içine dâhil edilebilmesi için meta ekonomilerinin zenginlik tanımını aşan yeni bir zenginlik tanımına, bunun için de canlı emeğin üretim girdisi olmaktan çıkmasına ihtiyaç var.

Dijital kitabın meta olarak karşımıza çıkması da mümkündür ve hâlihazırda meta olarak dolaşıma girebiliyor. Fakat Türkiye dijital kitap piyasasının geliştiği ülkeler arasında değil.

Matbu kitap kâğıda, matbaaya, matbaa yedek parçasına, mürekkebe, bütün bunların sadece üretilmesine değil dağıtılmasına ve depolanmasına, üretilen kitabın kendisinin dağıtılmasına ve depolanmasına ve satıcıya ihtiyaç duyar ve matbu kitabın marjinal maliyeti yüksektir.

Meta olarak piyasaya çıktığında bile dijital kitap bu ekonominin büyük bölümünü ortadan kaldırabilir. Kâğıtsız ortamdadır; dijital dosya olarak bir defa oluşturulduğunda sonsuz defa kopyalanabilir; marjinal maliyeti sıfırdır. Dünyanın her yanından satın alınabilir ve her koşulda satıcıdan alıcıya ulaşması hem satın almayla eş zamanlıdır hem de lojistik maliyeti yoktur. Dijital kitabın baskısı hiçbir zaman tükenmez ve ulaşılabilirlik sorunu oluşmaz. Tek bir dijital okuma cihazı ev kütüphaneleriyle karşılaştırılamayacak kadar kitap depolayabilir; bu dijital kütüphane sadece okuma cihazı kadar yer kaplar ve kolaylıkla taşınabilir.

Mevcut e-kitap dağıtıcıları geleneksel kitap üreticisi kurumlarla ittifak yapmak zorundalar; fakat dijital okuma araçlarının yaygınlaşması yazar ile okuyucunun aracılar olmadan buluşma olanaklarını da yaratabilir. Algoritmaların, insanların karşısına ihtiyaç ve ilgi duyacağı ürünleri çıkartma yeteneklerinin gelişmesi de bu süreci destekler.  

Mevcut dijital okuma araçları matbu kitap gibi hâlâ iki boyutlu; fakat uzak olmayan bir gelecekte üç boyutlu okuma araçları da hayatımıza girecek. 

Kâğıdın, dijital okuma araçlarının avantajlarıyla mücadelede kullandığı tek silah, muhafazakâr alışkanlıklar.

Nasıl ki taş tablet geride bırakılarak kâğıda geçildiyse, kâğıttan dijitale geçilmesi de kaçınılmaz. Müzelerimizin en öndeki teşhir alanlarını taş tabletlere ayırdığımıza göre, insanlığın taş tabletlere vefasızlık yapmadığını, buna dayanarak kâğıda da vefasızlık yapılmayacağını söyleyebiliriz. Yakın gelecekte matbu kitabın okuma aracı değil, koleksiyon malzemesi olarak görüleceğini iddia ediyorum.

Ücretsiz e-kitap dağıtıcıları yeni bir üretim sistemi kurma gücüne sahip olmasalar da, onların korsanlığı Henry Morgan’ın korsanlığından farklı; kendileri farkında olsunlar ya da olmasınlar kitap üzerindeki özel mülkiyete korsanca bir itiraz.  

İngiltere, Türkiye gibi ülkelerde devlet arşivlerinin dijital ulaşıma açılması, devlet kurumlarının dijital kütüphaneler oluşturmaları, dijital ortamlarda bilimsel araştırma ve okuma alışkanlığını güçlendirir. Fransız Millî Kütüphanesi’nin yönettiği Gallica, hiçbir dijital olmayan kütüphanenin sunamayacağı kadar çok kaynağı araştırmacılara ve okurlara sunuyor. Türkiye’nin daha güçlü yasal dijital kütüphanelere ihtiyacı var. Nasıl ki bir Fransız vatandaşı Gallica sayesinde tüm klasik edebiyata, hem de farklı ve orijinal baskılarına, yüzlerce yıllık basın arşivine, her ölçekte broşür ve kitaba, çizim ve haritalara vs. dijital ortamda ücretsiz ulaşabiliyorsa, Türk vatandaşları da kendi ana dillerindeki kaynaklar için aynı olanağa sahip olmalı. 

Toplumun bilgiye ulaşma olanaklarının gelişmesi her zaman bilim ve bilginin özgürleşmesine hizmet eder; yeter ki bilgi ve bilim üretiminin önüne yıkıcı güç olarak çıkmasın. Maddi güçler o ihtiyacı ortadan kaldıracağı ana kadar geleneksel kitap üretim yöntemlerine ve onların getirdiği ilişkilere hâlâ ihtiyacımız var.

Etiketler
e-kitap; dijital; kitap; tablet; teori