
Türkiye’nin Asya’ya açılımını öngören yeni stratejiler ışığında, Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) ülkeleri Türkiye için giderek daha önemli bir bölge haline gelmiştir. ASEAN, 650 milyona yaklaşan nüfusu ve toplam GSYH’si ile dünya ekonomisinin büyük oyuncularından biri konumundadır. Bu bölgeyle ilişkilerde güven inşa etmek, hem ekonomik hem politik hem de kültürel işbirliğini gerektirir. Özellikle kültürel diplomasi ve soft power araçları, Türkiye’nin ASEAN ile etkileşiminde yeni fırsatlar yaratabilir. Türk sinema ve televizyon dizileri, müziği ve mutfak kültürü bu bağlamda önemli unsurlardır. Bu yazıda Türkiye-ASEAN ilişkilerinin mevcut durumu incelenecek, ASEAN’ın kültürel yapısı ile dış kültürlere açıklığı ele alınacak, ardından kültürel diplomasinin rolü, Türk popüler kültür ürünlerinin bölgedeki potansiyeli ve bunların bir soft power stratejisi çerçevesinde nasıl değerlendirilebileceği tartışılacaktır. Son olarak devlet ve özel sektör düzeyinde öneriler sunulacaktır.
Türkiye–ASEAN Mevcut İlişkileri: Ticaret, Diplomasi ve Kültürel Altyapı
Türkiye ile ASEAN ülkeleri arasındaki ilişkiler son yıllarda hızla gelişmektedir. Resmî bilgilere göre Türkiye, 2002’de ASEAN ile yılda yaklaşık 1,3 milyar USD’lık ticaret hacmine sahipken, bu rakam 2016’da 8,7 milyar doları aşmıştır. 2017’den itibaren sürdürülen ASEAN Sektörel Diyalog Ortaklığı ile bu ilişki daha da kurumsallaşmıştır. 2019’da başlatılan “Asia Anew” stratejisi de Güneydoğu Asya’yı kritik bir ekonomik bölge olarak tanımlamış, ilişkilerin güçlendirilmesini öncelik haline getirmiştir. Bu diplomatik girişimlerin sonucu olarak Türkiye, 2010’da ASEAN Barış ve İşbirliği Antlaşması’nı imzalayarak ilişkilerin altyapısını oluşturmuş ve 2017’de Manila’da Sektörel Diyalog Ortaklığı statüsü kazanmıştır. Ankara’nın nihai hedefi ise ASEAN ile en üst düzey “Diyalog Ortaklığı”na ulaşmaktır.
Ticaret hacmindeki hızlı artış, ilişkilerin ekonomik ayağının canlı olduğuna işaret eder. Örneğin Malezya, Endonezya, Vietnam, Tayland ve Singapur ile Türkiye arasındaki yıllık ticaret her biri 1 milyar USD’yi aşmıştır. 2020’lerde ASEAN ile ticaret hacmi 10 milyar dolarları geçmiştir; 2022’de 14,8 milyar, 2023’te ise yaklaşık 14,6 milyar dolara yaklaşmıştır. Bu rakamlar küresel ticarette ASEAN’ın payının giderek arttığını gösterirken, Türkiye’nin de Asya-Pasifik bölgesiyle ticaretinin toplam içinde önemli bir yer tuttuğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca, 2005–2015 yılları arasında Türk Kalkınma ve İşbirliği Ajansı (TİKA) ASEAN bölgesinde 147,8 milyon USD’yi aşkın kalkınma yardım projesi gerçekleştirmiştir. Yunus Emre Enstitüsü, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) gibi kurumlar bölge ülkelerinde kültürel faaliyetlerini artırmıştır; Türkiye’den birçok öğrenci, öğretmen ve uzman bölge ülkelerinde projelere katılmaktadır. Örneğin, “Türkiye Bursları – ASEAN Ortak Burs Programı” kapsamında Endonezya, Malezya, Tayland, Filipinler gibi ülkelerden öğrencilere yüksek lisans, doktora ve Türkçe kursu bursları verilmektedir. Bu eğitim çalışmaları, genç nesiller arasında kültürel yakınlaşma sağlama potansiyelini taşır.
Sonuç olarak, diplomatik ilişkilerde ve ticarette önemli mesafe kat edilmiştir. Türkiye’nin ASEAN’a yönelik yaklaşımı barış ve refah ekseninde bir işbirliği perspektifini içerirken, kültürel işbirliği de bu çabanın ayrılmaz bir parçası olarak öne çıkmaktadır. Bu bağlamda Türkiye, 1967’den beri var olan ASEAN’ın ekonomi ve entegrasyon sürecinde daha etkin rol oynamayı hedeflemektedir Tüm bu ilişki altyapısı, kültürel ürünlerin ve etkileşimin artması için elverişli bir zemin hazırlamaktadır.
ASEAN Bölgesi: Kültürel Yapı ve Dış Kültürlere Açıklık
ASEAN, sınai ve etnik açıdan son derece zengin bir mozaik sunar. Bu birlik; Müslümanların çoğunlukta olduğu Endonezya, Malezya, Brunei gibi ülkeler ile Budistlerin ağırlıklı olduğu Tayland, Myanmar, Kamboçya, Laos ve Hristiyan nüfusun yüksek olduğu Filipinler’i bir araya getirir. Çok dilli bir bölgedir; bölgenin bazı ülkelerinde anadili olarak Malay, Endonezyaca, Tayca veya Vietnamca konuşulurken, İngilizce de birçok ülkede ortak iletişim dili olarak yoğun biçimde kullanılmaktadır. Bu çeşitlilik “eğitim dili politikaları” ve küreselleşme sonucu İngilizce hakimiyeti ile de pekişmiştir. Dolayısıyla, ASEAN halkları farklı kültürlere karşı genel olarak açık bir tutum sergiler. Özellikle genç kuşak internet ve sosyal medya aracılığıyla dünyanın dört bir yanından popüler kültür ürünlerini takip eder.
Güney Kore’den Japonya’ya, Hindistan’dan Çin’e, Batı’dan Latin Amerika’ya dek birçok bölgesel ve küresel kültür akımı Güneydoğu Asya’da rağbet görür. Örneğin, Güney Kore’nin popüler kültür dalgası (K-Pop ve K-Dramaları) ASEAN’da büyük ilgi toplarken, Hintçe filmler ve diziler de özellikle Hindistan kökenli topluluklarda etkilidir. Hollywood filmleri, popüler müzik ve yemek türleri de bölge genelinde yaygındır. Dolayısıyla, ASEAN halkları yeni kültürel akımları almaya ve yorumlamaya elverişlidir. Küresel yeme-içme trendlerine açık olan restoran kültürü, dünya mutfaklarına ilgi duyan şehirli nüfus sayesinde sürekli yeni tatlar deneyimler. Örneğin Tayland, Vietnam, Singapur gibi turistik merkezler, dünyanın dört bir yanından mutfakları barındırır.
Aynı zamanda ASEAN’ın İslamî kültürle teması öne çıkan bir unsurdur. Nüfusun ekseri Müslüman olduğu Endonezya ve Malezya, tarihsel olarak Osmanlı İmparatorluğu döneminden itibaren Türk kültürü ve medeniyetiyle bir tür gönül bağı taşımıştır. Türkiye de bu ilgi alanını “dostane ilişkiler” çerçevesinde değerlendirmiştir. Yapay olmayan bir diyalog zemini olarak görülen bu ortaklık, karşılıklı ziyaretler, dini burslar ve cami projeleriyle desteklenmiştir. Bununla birlikte ASEAN içindeki Budist ve Hristiyan ülkeler de tarihi İpek Yolu ticareti, sömürgecilik sonrası dünya kültür pazarı vs. gibi faktörlerle zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Genel anlamda, ASEAN ülkeleri dış dünyaya kapalı olmamakla birlikte, gelen kültürel etkilerin yerel koşullarla harmanlanması önemli bir dinamiktir. Örneğin Malezya’da Türk dizileri büyük ilgi görmekle birlikte bunlar üzerine “İslami kimlik” bağlamında tartışmalar da yaşanmıştır. Bu durum, bölge halkının geleneksel değerlerle yeni popüler kültürü eşzamanlı değerlendirebildiğini gösterir.
Kısacası, ASEAN bölgesi hem kültürel çeşitlilik hem de dış etkilere açık bir tüketim alışkanlığı sergilemektedir. Devletlerin kültürel diplomasi girişimleri (örneğin Çin’in Konfüçyüs Enstitüleri, Japonya’nın Japon Kültür Merkezleri, Güney Kore’nin K-Center’ları) ASEAN’ın eğitim ve sanat altyapısına dâhil olurken, sinema, dizi, müzik ve yemek gibi küresel eğilimler de halk bazında yayılmaktadır. Bu bağlamda Türkiye’nin sunduğu kültürel ürünler, doğru konumlandırma ile bölge halkı tarafından benimsenebilir potansiyeldedir.
ASEAN’daki Kültürel Diplomasi ve Soft Power Etkisi
Uluslararası ilişkiler literatüründe soft power kavramını ilk tanımlayan Joseph Nye’e göre, bir ülkenin çekicilik üzerinden etki edebilme gücü kültürel diplomasiyle doğrudan ilişkilidir. ASEAN özelinde bakıldığında da bölge ülkeleri bilhassa son yirmi yılda “yumuşak güç” arayışında olan birçok devletin odağı olmuştur. Örneğin Japonya’nın ASEAN ülkeleriyle sinema, manga ve festivaller üzerinden kurduğu kültürel bağlar, Güney Kore’nin K-Pop, K-Dizi ve burs programları, Çin’in Konfüçyüs Enstitüleri, Hindistan’ın Bollywood dağıtımı gibi uygulamalar bölgede nüfuz kapısı olmuştur. ASEAN örgütü kendisi de kültürel envanterini ve entegrasyonunu bir soft power unsuru saymaktadır. Bu bağlamda, ASEAN’ın bütünleşme süreci ve çeşitli kültürel miraslar bölgeye dışarıdan çekicilik kazandırmaktadır.
Türkiye de benzer bir yumuşak güç stratejisi izlemektedir. Ülkenin artan ekonomik gücü, devlet kurumları (TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Diyanet, YTB, Kızılay vb.) ve sivil toplum kuruluşları bölge ülkelerinde çeşitli kültürel-atölye, eğitim ve yardım faaliyetleri yürütür. Yunus Emre Enstitüsü 2000’li yıllardan bu yana ASEAN ülkelerinde kültür merkezleri açarak Türkçe kursları, film günleri ve sanatsal etkinlikler düzenler. Diyanet, Malezya veya Endonezya gibi ülkelerde cami ve ilahiyat işleriyle ilgilenir; Türkiye’den imam veya öğretmen gönderir. Türkiye Bursları ise bölge öğrencilerinin Türkiye’de okumasını teşvik eder. Bu kurumsal adımlar, Türkiye’nin Türkçe ve Türkiye algısını güçlendirmekte, devletler ve toplumlar arasında iletişim kanalları oluşturmaktadır.
Diğer yandan, kültürel diplomasi yalnızca devletlere mahsus değil; medya ve eğlence sektörü de bir nüfuz aracıdır. Türk televizyon dizileri, filmler ve müzik eserleri doğrudan kitlelere ulaşarak ülke imajını şekillendirir. Bu kanaldan yayılan yumuşak gücün, bölgedeki izleyicide Türkiye’ye dair bir yakınlık veya merak uyandırma potansiyeli vardır. Nitekim Ankara’nın son dönemdeki stratejisinin bir parçası da, Türkiye’nin Asya ile buluşmasını sağlamak üzere kültürel üretimi ve iletişimi artırmaktır. Özetle, ASEAN ülkeleri kültürel diplomasiye hem muhatap hem de uygulayıcı olarak şeffaf bir yapıya sahiptir. Bu açıdan, Türkiye’nin kendi kültür ürünlerini bu bilince uygun şekilde sunması başarı şansını artıracaktır.
Türk Filmleri ve Dizilerinin Uluslararası Yayılımı ile ASEAN’daki Potansiyeli
Son yıllarda Türk televizyon dizileri (diziler) dünya çapında büyük bir izleyici kitlesi kazanmıştır. Wolf Gold (Kurtlar Vadisi), Magnificent Century (Muhteşem Yüzyıl), Resurrection: Ertuğrul gibi yapımlar Ortadoğu ve Balkanlar’da milyonlarca seyirciyle buluşmuş, Netflix başta olmak üzere dijital platformlarda da yer almıştır. Türk dizileri 60’tan fazla ülkede yayılmış, sayısız dile dublaj ve altyazıyla ulaşılabilir hale gelmiştir. Küresel taleple birlikte Türkiye, film ve dizi ihracatında dünyada ikinci büyük ihracatçı konumuna yükselmiştir. Örneğin 2020-2023 yılları arasında Türk dizi ihracatı dünya genelinde %184 artmıştır. Ancak bu yayılmanın coğrafi odakları büyük ölçüde Orta Doğu, Latin Amerika ve Doğu Avrupa olmuştur. Güneydoğu Asya pazarı hâlâ tam anlamıyla keşfedilmemiş bir potansiyel barındırır.
ASEAN pazarında da Türk dizilerine ilgi olduğuna dair işaretler mevcuttur. 2017’de Singapur’da düzenlenen ATF-Asya Televizyon Forumu’nda Türkiye, 25 firmayla stand açarak içeriklerini tanıtmıştır. İstanbul Ticaret Odası yetkilileri “bölgenin Türk dizi ve yapımlarına ilgisi olduğunu ve ciddi bir potansiyel içerdiğini” vurgulamıştır. Aynı kaynak 2016-2017 döneminde Türkiye’den Hindistan, Pakistan, Malezya ve Endonezya’ya yeni dizilerin satıldığını belirtmiştir. Günümüzde bu diziler milyonlarca izleyiciye ulaşmış ve beğeni kazanmış durumdadır. Dolayısıyla Malezya ve Endonezya gibi Müslüman çoğunluklu ülkelerde Türk dizilerine yönelik var olan talep gözlemlenmiştir. Ayrıca ASEAN üyelerinden Singapur’da da Türk standı büyük ilgi görmüş, Singapur Basın ve Enformasyon bakanları Türkiye katılımını takdir etmiştir.
Bölge örneklerine bakıldığında, Türk dizilerinin aile değerleri, dram, tarih ve aşk gibi evrensel temaları yabancı seyirciyi çekecek niteliktedir. Ayrıca Türkiye’nin tarihi ve kültürel mirası, genellikle dizilerde arka plan olarak kullanılması nedeniyle bölgeye Türkiye tanıtımına katkı sağlar. Örneğin Diriliş: Ertuğrul dizisi Endonezya ve Malezya’da büyük izlenme oranlarına ulaşmış, hatta bazı İslami çevrelerden eleştiri alsa da geniş kitlelerce izlenmiştir. Bu da gösteriyor ki, bölge halkı Türk tarihini ve kültürünü içerik içinde tüketmeye isteklidir.
Ancak halen fırsatlar tam olarak değerlendirilememiştir. Altyazı/dublaj mevzuatı ve yayın hakları düzenlemeleri konusunda engeller vardır. Türkiye ile ASEAN arasında ortak platform veya festival yok denecek kadar azdır. Bu alandaki girişimlerin artırılması gereklidir. Örneğin her ülke televizyonunda Türk dizi bölümleri gösterilmesi, popüler yapımların altyazılarını sağlayacak işbirlikleri, yerel ağlarla anlaşmalar yapılması gibi somut adımlar düşünülebilir. İnternet çağında YouTube ve Netflix gibi platformlar ise yeni fırsatlar sunmaktadır: Netflix’te Türk dizileri görsel ve işitsel bağlamda kolayca altı dile çevrilebilmektedir. Türkiye’nin bu dağıtım kanallarındaki varlığını pekiştirmesi ve ASEAN’daki temsilciliğe erişimi mümkün olduğunca kolaylaştırması faydalı olacaktır.
Özetle, Türk filmleri ve dizileri dünya çapında kanıtlanmış bir cazibeye sahiptir. ASEAN’da bu trend şu ana kadar görece mütevazi gelişmiş olsa da, doğru altyapı sağlandığında kısa sürede büyüyebilir. Türkiye’den içerik satın alma imkânları artabilir; bölge kanalları arasında ticari anlaşmalar yapılabilir. Türk yapımlarının tanıtımı için ASEAN ülkeleriyle ortak festival, seminer ve atölyeler düzenlenmesi, genç yapımcı ağları ile diyalog kurulması faydalı olacaktır. Böylece diziler sadece eğlence aracı olmaktan çıkıp iki toplum arasında kültürel köprü işlevine bürünebilir.
Türk Müziği ve Mutfağının ASEAN’daki Etki Alanı
Türk pop müziği veya halk müziği, şimdilik ASEAN’da oldukça sınırlı bir dinleyici kitlesine ulaşmıştır. Zamanında Sezen Aksu, Tarkan gibi pop sanatçıları uluslararası bilinirlik kazansa da, Güneydoğu Asya’da K-Pop, Bollywood şarkıları ve Batı hitleri gibi güçlü rekabetin yanında, Türk müziği henüz ana akım başarısı elde edebilmiş değildir. Bölgedeki bazı dünya müziği etkinliklerinde Türk sanatçılara rastlanabilse de, büyük bir şöhret örneği yoktur. Öte yandan Türkiye’nin medeniyetler mozaiği içinde yer alan klasik müzik, sanat müziği ve Anadolu ezgileri ASEAN’da ilgi çekebilecek niteliklere sahiptir. Ancak bu alan daha çok akademik ve niş bir ilgi konusudur. Yine de Türk müzisyenler ASEAN müzik festivallerine katılabilir, dijital platformlarda Türkçe şarkılar paylaşılarak bölgeye açılabilir. Müzik videosu, klip veya konserler, genç kuşaklara ulaşmak için kullanılabilir. Türk İslam müziği veya Mevlevi ayinleri gibi öğeler de ilgi çekici olabilir. Ayrıca müzikteki paylaşım kültürü, karşılıklı konser turları gibi girişimlerle canlandırılabilir.
Türk mutfağı ise gastronomi diplomasisinde önemli bir role sahiptir. Zengin bir içeriğe sahip olan Türk mutfağı, Osmanlı’dan bu yana Asya, Afrika ve Avrupa lezzetlerinin sentezidirg. Türkiye, 2000’lerden beri yemekleri bir kültür aracı olarak tanımlamış ve gastrodiplomacy faaliyetlerini artırmıştır. Örneğin UNESCO Türkiye’nin geleneksel mutfağını, Türk kahvesini, bir nevi sosyalleşme biçimi olarak gösteren adeta dünya mirası kabul etmektedir.
ASEAN’da Türk mutfağı henüz yaygın olmasa da başlangıç işaretleri vardır. Kuala Lumpur, Jakarta, Bangkok gibi büyük şehirlerde Türk lokantaları ve kebapçılar açılmıştır. Örneğin Malezya’da Müslüman nüfus, helal gıda tercihi nedeniyle Türk kebabı, pide gibi ürünleri denemeye meyillidir. Bu tür restoranlar, bölge insanına Türk kültürünü tattırma imkânıdır. Ayrıca bölge ülkelerindeki turistik bölgelerde Türk usulü bahçe lokantaları veya fuarlar açılabilir. Türk kahvesi, lokum, baklava gibi ürünlerin tanıtımı, bu kültürel ilişkiyi güçlendirir. Özellikle Endonezya ve Malezya gibi ülkelerde düzenlenen yemek fuarlarına ve etkinliklerine Türk katılımı sağlanabilir. Çeşitli üniversitelerde Türk mutfağı seminerleri vermek veya yemek yarışmaları düzenlemek de bilinirliği artırır.
Türkiye’nin yumurta, zeytin, tarhana, reçel gibi geleneksel ürünleri Asya’da ilgi çekmese de, kebap, döner, lahmacun gibi pişirme teknikleri benzer malzemeyle farklı yorumları içerdiğinden kabul görmesi kolaydır. Buradaki strateji, mevcut ilgi çekici ürünleri öne çıkarmak, onları yerel damak zevkleriyle kaynaştırmaktır. Örneğin Hint baharatlarıyla zenginleştirilmiş bir Türk yemeği menüsü veya Malay/Endonezya usulü İslami mutfak felsefesiyle hazırlanmış bir “Türk menüsü” sunulabilir. Sonuçta, mutfak aracılığıyla kurulan diyaloglar, sadece tat arzusu değil, Türkiye’ye dair olumlu duygular da pekiştirir.
Kültürel Unsurların Soft Power Stratejisi İçinde Yapılandırılması
Türk dizileri, filmleri, müziği ve mutfağı gibi unsurlar soft power kaynaklarıdır. Bunları etkili kılmak için bir strateji bütünlüğü içinde değerlendirmek gerekir. Burada temel düşünce, Türkiye’nin zaten sahip olduğu kültürel çeşitliliği ve çekiciliği örgütlü bir şekilde kullanarak karşılıklı anlayışı arttırmaktır.
Öncelikle, odaklı bir kurumsal işbirliği modeli önerilebilir. Dışişleri Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı ortak bir eylem planı hazırlayarak ASEAN ülkeleri ile kültürel anlaşmalar imzalayabilir. Örneğin, Avrupa Komşuluk Politikası (ENP) kapsamındaki işbirliği örneklerinde olduğu gibi yıllık “Kültür Forumu” düzenlenebilir. Bu foruma her iki taraftan film yapımcıları, yönetmenler, sanatçılar davet edilerek doğrudan tanıtım yapılır. Türkiye’den popüler dizi oyuncuları veya yönetmenler ASEAN ülke STK’larıyla bir araya getirilebilir. Bu tür buluşmalar, karşılıklı tanıtım için foto-op ve medya görünürlüğü sağlar.
İkinci olarak, dijital altyapı ve medya işbirliğine önem verilmelidir. Devlet ve yerel yapımcıların ortak onayı ile, Türk dizilerinin ASEAN ülkelerinde yayın hakları alımı teşvik edilebilir. Ticaret anlaşmalarına, kültür maddesi olarak içerik dağıtımı yapılması düşünülebilir. Netflix, Amazon Prime gibi global platformlarla anlaşarak Türk dizilerinin ASEAN paketlerine dahil edilmesi sağlanabilir. Aynı şekilde, ASEAN ülkeleri ile ortak yapım fırsatları geliştirmek (örneğin Malezya-Türkiye ortak dizi prodüksiyonu) gelecekte karşılıklı yayın imkânı getirir.
Üçüncüsü, dil ve eğitim boyutu güçlendirilmelidir. Türkçe öğrenimine yönelik kurslar sadece üniversitelerle sınırlı kalmamalıdır. Yunus Emre Enstitüsü veya Milli Eğitim desteğiyle ASEAN genelinde Türk dili kursları açılabilir. Film ve diziler alt yazılı sağlanırken Türkçe isim ve terimler öğretilerek “Türkçe kökenli bir tat” bırakılabilir. Bu arada, ASEAN’daki Türk göçmen toplulukları (örneğin Malezya’daki az sayıda Türk iş insanı aileler veya Singapur’daki küçük Türk camiası) köprü görevi üstlenebilir.
Dördüncü olarak, özel sektör ve STK işbirlikleri önemlidir. İstanbul Ticaret Odası (İTO), DEİK gibi kuruluşlar düzenledikleri televizyon forumlarının ASEAN ayağını büyütebilir. Türk film şirketleri, ASEAN’daki yerel dağıtımcılarla irtibata geçip, ortak pazarlama stratejileri oluşturabilir. Öte yandan, gastronomi alanında özel firmalar (restoran zincirleri, gıda tedarikçileri) bölgeye yatırım yapmaya özendirilmeli; örneğin franchise sistemiyle Türk restoran zincirleri açılabilir. TÜYAP, Gastronomi Fuarları gibi etkinliklerin ASEAN versiyonlarına Türk katılımı sağlamak faydalıdır. Üniversite kulüpleri, öğrenciler arası proje yarışmaları, yemek festleri gibi girişimlerde özel sponsorlar devreye sokulabilir.
Beşinci olarak, uluslararası etkinlikler ve festivaller planlanmalıdır. Örneğin Endonezya ya da Tayland’da Türk film günleri veya “Türkiye Haftası” organizasyonu gerçekleştirilebilir. ASEAN’ın yıllık kültür festivallerine (örneğin ASEAN Film Festivali gibi) Türkiye’ye özel kategoriler, ödüllü kısa film yarışmaları eklenebilir. Türkiye’de ASEAN hakkında düzenlenecek uluslararası film festivalleri, yemek günleri ve müzik konserleri de karşılıklı anlayışı artırır. UNESCO veya IFAD gibi uluslararası kuruluşlar aracılığıyla ortak projeler geliştirilebilir.
Altıncı olarak, hedef kitleye yönelik içerik uyarlamaları dikkate alınmalıdır. Türk dizi veya film yapımcıları, senaryolarda ASEAN kültürel öğelerini ve karakterlerini dahil etmeyi düşünebilir. Örneğin bir Türk dizi bölümünde Malezya veya Endonezya teması işlenirse yerel izleyicide merak uyandırır. Bunun tersi de geçerlidir: ASEAN yapımlarında Türk temalarının yer aldığı kısımlar Türk izleyiciyi etkileyebilir. Müzik tarafında, Türk sanatçıların ASEAN la ortak işbirlikleri yapması veya birbirinin eserlerinin çevrilmesi faydalı olabilir. Yemekte, bölge restoranlarında Türk lezzetlerine yer verilmesi ve buna yönelik reklâm kampanyaları düşünülmelidir. Tüm bu adaptasyonlar, yerel halkta Türkiye’ye dair somut imaj ve hatıralar yaratır.
Son olarak, bu adımlar bir bütüncül soft power stratejisinin parçası olmalıdır. Türkiye’nin ulusal marka değerini (örneğin “Türkiye Markası 2023-2053” vizyonu gibi) ASEAN ayağında konumlamak için Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dışişleri ve diğer kurumlar arasında işbirliği şarttır. Birebir görüşmelerde kültürel işbirlikleri sürekli gündemde tutulmalı, üst düzey ziyaretlerde “kültürel diplomasi” inisiyatifleri açıklanmalıdır. Örneğin iki ülke arasındaki “Yıl” etkinlikleri (Türk-Tayland Kültür Yılı, Türk-Endonezya Kültür Yılı vb.) gibi motifler üretilebilir.
Devlet ve Özel Sektör Düzeyinde Öneriler
Devlet düzeyinde, Türkiye’nin ASEAN ülkeleriyle ilişkilerini daha stratejik bir kültür diplomasisi bağlamında yürütmesi için şu adımlar önerilebilir:
● Kurumsal ortaklıklar: Dışişleri Bakanlığı çatısı altında bir “ASEAN Kültür ve Medya Forumu” kurulabilir. İki yılda bir yapılacak bu forumda film ve dizi sektörü, müzik ve yemek kültürü gibi başlıklar konuşulabilir. ASEAN Daimi Temsilciliği ile koordineli çalışılarak, bölge ülke elçilikleri kültürel etkinlikler düzenleyebilir.
● Burs ve eğitim programları: Türkiye Bursları programında ASEAN’a özel kotalar ve kampanyalar artırılmalıdır. Genç diplomat değişimleri, kısa süreli staj programları (TİKA veya YTB aracılığıyla) düzenlenmelidir. Diyanet ve Yunus Emre tarafından ortak olarak gerçekleştirilen seminerler, ASEAN’da yaşayan Müslüman ve farklı din mensubu liderleri buluşturmalıdır.
● Resmi tanıtım etkinlikleri: Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sinema Genel Müdürlüğü ve YTB işbirliğiyle ASEAN’a yönelik film tanıtım günleri (screening) düzenlenmelidir. Örneğin Tayland, Malezya, Endonezya gibi ülkelerde Türk film festivalleri yapılabilir. Türk dizileri o ülkelerin popüler televizyon kanallarında gösterime konularak halkın dikkatine sunulmalıdır. Tanıtım materyalleri olarak yemek tarifleri, müzik kayıtları ve broşürler de kullanışlı olabilir.
● Yatırım ve teşvik: KOSGEB veya Eximbank gibi kuruluşlar, Türk dizi-sinema sektörünü ihracata yönlendirecek teşvikler verebilir. İçişleri ve Ulaştırma Bakanlıkları, ASEAN vatandaşlarına vize kolaylıkları sağlayıp Türkiye’ye turizmi canlandırırken kültürel etkileşimi artırabilir. İş konseyleri (DEİK) aracılığıyla ASEAN iş dünyası kültür içerikli işbirlikleri teşvik edilmelidir.
● Stratejik planlama: Orta ve uzun vadeli “ASEAN Kültürel İşbirliği” strateji belgesi hazırlanmalıdır. Bu belgede hedefler, sorumlular ve bütçe açıkça tanımlanmalı, hükümetler arası dönem toplantılarında gözden geçirilmelidir. Böylece kültürel ilişkilere devamlılık sağlanır ve atılan adımlar ölçülebilir.
Özel sektör düzeyinde öneriler ise şunlardır:
● Medya ortaklıkları: Yerel televizyon kanalları ve dijital platformlarla işbirliği yapılmalıdır. Reklam ve pazarlama çalışmalarında ASEAN kültürüne uygun stratejiler geliştirilmeli, Türkiye’de ünlü dizi ve sinema oyuncuları bölge ülkelerinde emsal etkinlikler düzenleyebilir.
● Yemek sektörü: Türk restoran zincirlerinin ASEAN’a franchise açması teşvik edilmelidir. Örneğin Malezya ve Endonezya’daki büyük alışveriş merkezlerinde “Türk mutfağı hafta sonu” etkinlikleri veya açılan yeni Türk lokantaları üzerinden tanıtımlar yapılabilir. Yerel gıda firmalarıyla Türk baharatı veya ürünlerinin satışına yönelik ortak girişimler değerlendirilebilir.
● Kültürel girişim sermayesi: Türkiye’deki kitle fonlama platformları ve girişim sermayesi ağları, genç ASEAN-Türk girişimcileri buluşturan projeleri destekleyebilir. Örneğin ortak film yapım stüdyosu, müzik kayıt şirketleri veya kültürel etkinlik organizatörlerine fon sağlanabilir.
● Uluslararası işbirliği projeleri: Türk sanatçı veya yönetmenlerin ASEAN sanatçılarıyla ortak projelerde yer almasını kolaylaştıracak ağlar kurulmalıdır. Sanat ve film bursları veren vakıflar, ASEANlı öğrencilere de açık olabilir. Bu tür çapraz projeler, hem ürünün gelişimini hem de ilişkilerin derinleşmesini sağlar.
● Medya ve sosyal platformlar: Youtube, Instagram, TikTok gibi sosyal medyada Türk kültürüne odaklanan içerikler üretilip, ASEAN dillerinde alt yazı veya dublaj eklenebilir. Özellikle gençleri hedefleyen viral videolar, yemek tarifi kanalları ya da dizi-anektodları ilgiyi artırır. Türkiye’ye özgü hashtag kampanyaları düzenlenebilir.
Tüm bu öneriler, devlet ve özel sektörün eş zamanlı, bütüncül bir stratejiye dönük adımlarını içerir. Bir yandan devlet kanalıyla resmi diplomasi ve bütçelendirme yapılırken, diğer yandan özel sektör dinamikliğiyle kültürel ürünler pazarlanabilir. İyi koordine edilmiş bir strateji, Türkiye’ye sadece ilişkileri güçlendirmekle kalmayıp bölgesel bir aktör olarak imajını da yükseltecektir.
Sonuç
Türkiye, zengin tarihî ve kültürel bir mirasa sahip bir ülke olarak, ASEAN bölgesinde kültürel işbirliğini artırma potansiyelini henüz tam anlamıyla kullanmamaktadır. Oysa ASEAN ülkelerinin kültürel olarak açık bir yapıya sahip olması, ortak İslami değerler ve genç nüfusun popüler kültüre ilgisi, doğru yaklaşımla Türk sinema, dizi, müzik ve yemeklerinin yumuşak güç aracı olarak değerlendirilebileceğini gösterir.
Türkiye ile ASEAN arasındaki ekonomik ve diplomatik bağlar güçlenirken, aradaki kültürel köprülerin sağlamlaştırılması bu ilişkilere ayrı bir derinlik kazandıracaktır. Soft power, karşılıklı algı ve değer paylaşımı yoluyla kurulan bir köprü gibidir. Türk yapımlarının hikâye anlatarak, müziğin duygulara dokunarak ve yemeklerin damaklar üzerinden iletişim kurarak Türkiye’yi tanıtması, uzun vadede siyasi ve ekonomik ilişkilerin de zeminini iyileştirecektir.
Bu çabalar kapsamında devlet organlarının işbirliğiyle kültür diplomasisi programları geliştirilmeli, özel sektör küresel medya ve turizm fırsatlarını değerlendirmeli, her iki tarafın da katılımıyla karşılıklı kültürel etkinlikler yaygınlaştırılmalıdır.
Sonuç olarak, Türk dizi-film sektörü, müzik ve mutfak kültürü ASEAN ülkelerine stratejik bir açılım sunar. Türkiye, sahip olduğu bu kaynakları sistematik bir soft power stratejisinde yapılandırırsa, sadece ASEAN bölgelerinde değil, tüm dünyada daha etkili bir imaja kavuşacaktır. Böylece Türkiye, “güçlü diplomasi” ve “güçlü ekonomi” hedeflerinin yanında, “güçlü kültürel etkileşim” hedefine de ulaşmış olacaktır.