Birçok gazete haberlerinde, internet yayınlarında ve sosyal medyada sağlıklı yaşam için organik tarım ürünlerinin tüketilmesi, örneğin elmanın kurtlu olanın tüketilmesi önerilir. Bu öneriler, zirai mücadele ilaçları ile ilaçlanmış meyve ve sebzelerin zehirli, hatta kanser yapıcı olduğu savından kaynaklanmaktadır. Doğrudur, zirai ilaçların çoğu zehirdir.
Zirai ilaç
İnsanoğlu yoğun tarımsal üretime geçtikten sonra ürettiklerini, hastalıktan ve zararlılardan korumak ve sağlıklı ürün elde etmenin yollarını aramak için çabalamıştır. Sonuçta, bazı ilkel ve kendi koşullarında mücadele yöntemleri geliştirmişlerdir. Bilim ve teknolojinin gelişmesi ile günümüzde uygulanan modern zirai mücadele yöntemi geçerlilik kazanmıştır. Bu gelişmede, kimya biliminin gelişmesi çok etkili olmuştur. Kimyasal zirai ilaçlar, çeşitli kimyasal bileşiklerdir. Organik kökenli zirai mücadele ilaçları da vardır. Ancak, burada konumuz kimyasal olanlardır.
Günümüzde zirai mücadelede kullanılan kimyasal zirai ilaçların üreticileri, kalkınmış ülkelerin çokuluslu kimya şirketleridir. Bu şirketlerin Ar-Ge (Araştırma-Geliştirme) bölümleri vardır ve buralara büyük kaynaklar aktarırlar; bilim insanları istihdam ederler. Yaptıkları araştırmalar sonucunda, hedefledikleri bitkisel hastalık ve zararlıları yok edecek ya da önleyecek preparatları tespit ettiklerinde, uluslararası geçerliliği olan ruhsat ve patent alırlar. Nihayet, ticari bir kuruluş olan bu şirketler, ürünlerini dünya piyasasına çıkarıp satışa sunarlar. Ürünlerini uluslararası piyasada satmak için, yine bazı uluslararası koşullara uymak zorundadırlar. Bunlar, tespit edilmiş tekniklerde ambalajlama ve ambalajın üzerinde olması gereken bilgilerdir. Bu bilgiler aşağıda belirtilmiştir:
- Preparatın kimyasal formülü,
- Hangi zararlı ve hastalığa ruhsatlı olduğu,
- Hangi konsantrasyonda (yoğunlukta) kullanılacağı,
- Preparatın fiziksel yapısı,
- Depolama ve depolama koşulları,
- İlaçlama ile hasat arasındaki süre,
- Kullanıcı için alınması gereken tedbirler,
- Çevre için alınması gereken önlemler,
- En önemlisi de LETAL (öldürücü) dozun, mg/kg olarak belirtilmesidir.
10 yıllık koruma
Yukarda belirtilen koşulları yerine getiren ve yerel otoritelerce de ruhsatlandırılan bu preparat ya da pestitis, 10 yıl koruma altındadır. Bu formülasyonla ruhsatlandırılan pestitisi başka kimse üretemez, ticari olarak dünya piyasalarında satışa sunamaz. Aksine davranışlar ağır cezai yaptırımlara muhatap olurlar. Bu pestitis, üretici firma için altın yumurtlayan tavuktur artık. Firma ürününü tarım kesiminde tutturursa çok kârlı fiyatlardan pazarlayarak on yıl büyük kârlar elde eder. On yıl sonra komodite olur, yani başka şirketle de bu formülasyonla üretip, dünya tarım sektörüne satarak ticaretini yapabilir.
Şimdi geldik, tabir yerinde ise, zurnanın son deliğine. Birçok şirketin bu preparatı üretip piyasaya sürmesi ile fiyat çok büyük oranda düşer. Artık ilk üretici için ballı kaymak olmaktan çıkmıştır bu ürün. Birkaç yıl sabrettikten sonra, kendi üretip on yıl kaymağını yediği pestitis, insan sağlığına ve çevreye çok zararlı bir kimyasal olmuştur, hatta kanserojendir. İlk üretici firma kendi ürününü gözden düşürmek için gazetelere makaleler yazdırır. Uluslararası bilimsel (sözde) dergilerde araştırma sonuçları yayımlatır. Videolar hazırlayıp medyaya verir. Zira bu firma, sözü edilen zirai ilacın işlevini görecek yeni bir formülasyon geliştirmiştir, ilk ürettiği ve komodite olan zirai ilaç piyasadan çekilmelidir ki yeniden pazar ona kalsın.
Bu arada sözü edilen yayınları okuyan, vidoları izleyen çok vatansever, hümanist bilim insanları, bazı medya bülbülleri de kanal kanal gezip zirai ilaçların kanserojenliğini kahramanca anlatırlar. Böylece büyük bir kamuoyu oluşturulur. Yönetimdeki siyasi otoriteler için ruhsatının iptal edilip, üretiminin yasaklanması farz olmuştur artık.
Kendi üretimini birçok argümanla kötüleyip piyasadan kaldırtan şirket, geçen süreçte boş durmamış, ruhsatı iptal edilen zirai ilacın kullanıldığı hastalık ya da zararlı için yeni bir formülasyon geliştirip, ruhsatını almıştır bile. Şunu da belirtmem yerinde olur sanıyorum: Zirai mücadele ilaçları ile yukarıda anlatmaya çalıştığım süreç, on-on beş yıl önce Çin’in devreye girip komodite olmuş ilaçları çok ucuz fiyatlarla dünya piyasasına sunması ile etkinliğini artırmıştır. Özet olarak, bu konuda çokuluslu emperyal şirketlerin yoğun sömürüsü söz konusudur. Çin’den söz açılmışken, bizim tarım bakanlığımız, 2017 yılında Çin’den zirai ilaç ve teknik madde ithal eden birçok yerli zirai ilaç firmasının gümrüğe gelmiş mallarının çekilmesine izin vermemiş, uzun süre gümrüklerde bekleyen ürünlerin kullanım süreleri dolmuş, ondan sonra hiç çekilemez olmuş ve sonuçta bazı ithalatçı firmalar batmıştır.
Zirai ilaçlarda miat
Zirai ilaçlar kimyasal olarak iki sabit kimyasaldan oluşur. Bir tanesi esas işlev gören teknik madde, diğeri ise, teknik maddenin taşıyıcısı olan emilgatör denen kimyasal maddedir. Genelde zirai ilaçların miadı, teknik maddenin ve emilgatörün dayanıklılığına ve kalitesine göre tespit edilir. Bu zirai ilaç üreticisi gelişmiş ülkelerde böyledir. Bizde tarım bakanlığımız toptancıdır; ne teknik madde ne de emilgatör değerlendirmeye tabi tutulmadan preparatların ömrü imalattan sonra iki yıl olarak belirlenmiştir. Hâlbuki zirai mücadelede kullanılan preparatların bazıları organik menşeilidir ve altı ayda bozulur. Bunların da bizde miadı iki yıldır. Bizde miadı iki yıl olan birçok ürünün miadı örneğin AB’de 4-5 yıldır. Bunu ben, her yıl İtalya’da ilgili bakanlıkça düzenlenen ve basın kuruluşu vasıtası ile (ED-AGRİCOLA) basılıp satılan “FİTOFARMACİ” isimli yayının gönderilmesinden öğreniyorum. Bu durumu tarımla ilgili birçok platformda dile getirdiğim için sağ olsun sayın tarım bakanlığımız yetkilileri bana bol ceza kesmişlerdir. Zira miadın iki yıl ile sabitlenmesi, zirai ilaç üreticilerini korumak ve üretici olan çiftçiyi her zaman yeni fiyatlı ilaçları kullanmaya zorlamak anlamına gelmektedir. Bilindiği gibi, her yıl tüm tarım girdilerine zam gelmektedir.
Not: Bu yazı devam edecektir. Yani kurtlu elma yiyin önerisinde bulunanlara yanıtımız olacaktır.