Öncelikle şunu söylemeliyim: Onunla mücadele etmeyen, edemeyen ne varsa değişecek. Çünkü insanlığı tehdit eden ciddi bir olayla karşı karşıyayız. İnsan var olmaya devam edeceğine göre, bu salgını sonlandıracak önlemleri alacak. Çeşitli ülkelerin pratiğinden hareketle, en önemli iki önlem: toplumsal seferberlik ve disiplin.
Toplumsal seferberlik, toplumsal dayanışma, yardımlaşma, paylaşma, omuz omuza mücadele vb. en yüksek insani değerleri kapsıyor. Tabii bu ilkeleri ekonomisiyle, siyasetiyle, kültürüyle hayatın her alanında uygulayarak. Böylece kolektif yaşam biçimine ilerliyoruz.
Kapitalizmin ve onun günümüzdeki uygulaması olan mafya sisteminin bu değerlerle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bireyciliği ve özel çıkar sistemini esas alan kapitalizmin bu değerleri harekete geçirerek, salgınla mücadele etmesi mümkün değildir. Toplumu ve dünyayı ezen-ezilen sınıflara, hatta ülkelere bölmüş kapitalizm, toplumsal seferberliğe nasıl önderlik edecek? Sonuç olarak koronavirüs en ağır tahribatını kapitalist-emperyalist ülkelerde yapacaktır ve yapmaktadır.
Bu nedenlerle, tam bir seferberlik ve toplumsal disiplin ruh haliyle salgınla mücadele eden Çin Halk Cumhuriyeti kısa sürede sonuç alırken, ABD ve Avrupa ülkeleri derin kriz içinde çırpınmakta ve Çin’den yardım beklemektedir.
Şunu da vurgulamadan geçemeyeceğim: ABD-ÇHC arasındaki son gerginlikte, ÇHC hangi silahı kullansa bu virüs kadar etkili olamazdı. Trump, bu amaçla söylemiyor; ama onun kullandığı “Çin Virüsü” ifadesinin böyle bir gerçek yönü de vardır.
Bütün dünya Koronavirüs’ü “Doğal afet” olarak niteliyor. Öyleyse, çöküş sürecindeki ABD Emperyalizmine karşı en etkili silah yine de doğadan ateşleniyor. Doğa, kendisini yıkıma uğratan kapitalist-emperyalist sisteme böyle cevap vermiş oluyor.
Bu koşullarda bütün dünya kamuculuğu tartışıyor, uygulama yollarını araştırıyor. Bireysel kâr esaslı uygulamalardan köklü bir dönüşüme doğru...
Türkiye, özellikle böyle zor günlerde, özelleştirilen Kamu İktisadi Teşekküllerini mumla arıyor. Ama sadece Türkiye değil, bütün dünya devletçiliğe doğru...
Evet, devletin önderliğinde ve onun planlaması doğrultusunda karma ekonomik sisteme doğru...
Halkçılık ilkesinin, “Babaannemizin resmi gibi” duvarda asılıp kalmayacağı tam bir seferberlik uygulamasına doğru...
Özetle kapitalizmin ve mafya sisteminin sonuna doğru...
Salgının zorladığı bu değişim, sadece salgına karşı önlemler olarak kalmayacak. Yeni bir dünyanın ve insanlığın kuruluşuna doğru atılmış köklü adımlar olacak.
Sınıfsız, sömürüsüz bir dünyaya doğru...