Şunu bir gözünüzün önüne getirin: Bir devlet başkanı yardımcısının ihanetine uğrar; destekçileriyle bağları tamamen koparılır; muhalefet medyanın ve ordunun kontrolünü ele alır; öfkeli protestocular meclis binasını basarak seçim sonuçlarının başka türlü olmasını ister; kilit bürokratlar istifa eder; sonunda da başkan iktidar devir teslimi yapılana kadar sokağa çıkma yasağı ilan etmek zorunda kalır.
Senaryo şu ana kadar mükemmelen uygulanmıştır... Tek eksiği, henüz ABD’nin bu ülkeye karşı yaptırım uygulamamış olmasıdır.
Lübnanlı diplomat Mohamad Safa, 6 Ocak ABD Capitol karmaşasıyla ilgili şunları dile getirmiştir: “Eğer ABD, ABD’nin Amerika Birleşik Devletleri’nde ne yaptığını görseydi, ABD’yi özgürleştirmek için istila ederdi.”
Kendi kendini icat eden “Twitter devrimi” nasıl olur da geri teper? Ciddi bir iç değerlendirmeden sonra Teknoloji Devleri, en önde gelen Amerikan muhalifi olan Donald Trump’ın sesini kesti ve tüm dünyaya Amerika’daki ifade özgürlüğünün hiçbir şey ama bir şaka olduğunu kanıtladı.
ABD ana akım medyası Trump ile, görünmez muhteşem kıyafetler giyen kibirli bir imparatormuşçasına alay etmeye bayılıyor. Oysa Çin’de bizim için Trump, Amerikan tarzı demokrasinin gerçeğini pat diye söyleyen çocuktur.
Benim neslimin yetişmesi sırasında Amerika Birleşik Devletleri üstün görünmekteydi. Özgürlük Heykeli’nin üstüne yükseldiği anlatılardan esin alırdık -sıradan insanların hayatta kalma, özgürlük ve fırsat arayışı. Hollywood’un gişe rekorları kıran filmleri ve komedi dizilerini izler ve bilgisayarların görüntü efektlerine hayran kalır, Amerikan esprileriyle gülüşürdük; Empire State Binası’nın ihtişamı nefesimizi keserdi.
Amerikalıların ücretsiz eğitim ve ücretsiz sağlık hizmetlerini kıskanıyorduk. Kimilerinin ilgisini “bir kişi, bir oy” sistemi çekiyor ve aynı denetim ve denge düzeneklerini ithal etmeye çalışıyor ve birileri de Amerikalıların İlk Anayasa Özgürlüklerini övüyordu.
Trump başkan olana kadar.
Capitol Hill ayaklanması, Amerikan bölünmesinin sonu değil, (Tanrı’nın kendisine Irak’ı istila etmesini söylediğini iddia eden Başkan Bush’un ayılttığı, Tanrı Yanılgısı’nın yazarı Richard Dawkins’in aksine) büyük “Amerikan Yanılgısının” başlangıç noktasıdır.
Trump, Amerika Birleşik Devletleri gerçeğini söyledi mi?
Evet, söyledi. Seçime karışılmıyorsa adil bir seçimdir, karışılıyorsa hileli seçimdir. Olguda göze çarpanlar: CNN’e göre “Rus demokrasisi zırvalık”; Washington Post içinse “Venezuela’nın sahte demokrasisi”. Ve Çin’in siyasi sistemine saldırılarına hiç başlamayın.
Ama dünya görüyor.
Özgürlük Heykeli hâlâ uzun ve hayranlık uyandırıcıysa da, demokrasinin parlayan yıldızında artık bebekleri anne ve babasından ayıran bir duvar inşa edilmekte.
Empire State Binası, New York’un silueti olmaya devam ediyor, ancak Pekin, Şanghay ve diğer eyaletlerdeki daha yeni ve daha yüksek gökdelenler nedeniyle eşsiz ışıltısını yitirdi.
Çinliler seyahat ettikçe ve eğitim için yurtdışına daha çok çıktıkça ABD’de yoksullarının ücretsiz aldığı eğitimin çok adi; asıl paranın pahalı özel okullara gitmekteyken ücretsiz sağlık bakımı için ödenmesi gereken çok yüksek bir aylık sigorta olduğunu görmekte.
Amerikalılar başkanlarına ve seçilmiş yetkililerine saldırarak kısıtsız bilgiye sahipmiş gibi davranabilir. Diğer yandaysa ulusal birlik ve dayanışma duygusu parçalandı.
Denetim ve denge yerinde durmaktayken şimdi her zamankinden daha öne çıkmış olan soru şu: ABD Hükümeti kendi içinde bir uzlaşıya varabilecek mi? Ve halkıyla birlikte ülkenin çökmekte olan altyapısını yenilemeye dönük bir adım atabilecek mi?
Hollywood hâlâ ABD’nin yumuşak gücü olarak hizmet ederken, çok fazla izlemekten usandığımız (birkaçının adını vermek gerekirse) Yarasa Adam, Üstün Adam, Demir Adam ve Örümcek Adam serileri üstün kahramanların yalnızca fantezi olduğunu anlamamızı sağladı. Bu dünyayı çok daha iyi bir yer haline getirenler sıradan insanlar ve onların bilgeliği ve dayanıklılığı.
Büyük Amerikan Yanılgısı başladı. Umalım ki Amerika kendi yolunu bulsun da halkını tamamen kapsayan ilerici bir ulusa dönüşerek Amerikan Rüyasına yeniden uyansın.
NOT: Makale, Beijing Review internet sitesinden alınmıştır.