
Göç dalgalarında kadınların etkisi son derece belirgin olsa da, uzun süre bu katkıları göz ardı edilmiştir. Bu durum, göç alan ve veren toplumlarda kadınların yaşadığı deneyim ve zorlukların yeterince ele alınmamasına yol açmıştır. (Pedraza, 1991: 303) Oysa kadınlar sadece eşlik eden bireyler değil, hem ekonomik hem de toplumsal hayatta önemli sorumluluklar üstlenen aktörlerdir. Son yıllarda göç araştırmalarının çeşitlenmesiyle birlikte, kadınların göç süreçlerine olan etkileri, karşılaştıkları sorunlar ve göçün onlar üzerindeki çok yönlü sonuçları daha yakından incelenmeye başlamıştır. Bu yeni bakış açısı sayesinde, kadınların göç deneyimleri, aile yapıları, kültürel kimlik aktarımı ve istihdama katılım gibi pek çok boyutun aydınlatılması mümkün hale gelmiştir.
Kadınların gelişmekte olan ülkelerden iş gücü göçüne yönelmesinin en temel nedenlerinden biri, yoksulluğun yarattığı baskıdır ve bu durum, göç kararlarında itici bir faktör olarak öne çıkmaktadır. (Ehrenreich & Hochschild, 2004). Ekonomik sıkıntılar, düşük gelir düzeyi ve geçim kaynaklarının yetersizliği, kadınları daha iyi yaşam koşulları arayışına iten başlıca etmenler arasındadır. Özellikle bakıcı, ev işçisi veya hizmet sektöründe çalışan kadınlar, ailelerini desteklemek ve daha sürdürülebilir bir gelecek kurmak amacıyla göç etmektedir. Bu göç, gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere doğru gerçekleşmektedir. (Kofman, 1999). Ancak bu göç süreci, beraberinde iş güvencesizliği, düşük ücretler ve bazen insan hakları ihlalleri gibi çeşitli riskleri de getirmektedir (INSTRAW, 2008).
Türkiye’de son yıllarda çocuk bakımında yabancı bakıcıların rolü giderek artmıştır. Türkiye'de görev yapan Filipinli bakıcılar, genellikle çocuk bakımına odaklanarak dadılık yapmaktadır. Bu durum, Japonya ve İsrail gibi ülkelerde yaşlı bakımı alanında çalışan Filipinli bakıcıların rollerinden farklılık göstermektedir (Deniz, 2018). Özellikle büyük şehirlerde çalışan ebeveynler, aile büyüklerinden destek alamadıklarında çözümü profesyonel bakıcılarda aramaktadır. Nitekim bebek/çocuk bakıcılığı pazarının yaklaşık %65’ini yabancıların oluşturduğu, geri kalan %35’inin ise Türk bakıcılardan oluştuğu belirtilmektedir. Yabancı bakıcılar arasında en çok tercih edilenlerin başında Filipinli bakıcılar gelmektedir (Kurum, 2024).
Resmi veriler kısıtlı olsa da, İstanbul’da yaşayan Filipinli sayısının 2010’lar başı itibariyle 5 bine ulaştığı kaydedilmiştir. Bu kişilerin önemli bir bölümü çocuk bakıcılığı gibi ev içi hizmetlerde istihdam edilmekte ve Filipinliler bu alanda kendilerine özgü bir konum edinmektedir. Filipinli bakıcıların Türkiye’deki varlığı ve artan talep, küresel emek göçünün feminizasyonu (kadınlaşması) olgusunun ülkemizdeki yansımalarından biri olarak değerlendirilmiştir (Çeltikçi, 2022).
Hukuki Statü ve Çalışma Koşulları
Türkiye’de yabancı uyruklu bir bakıcıyı yasal olarak çalıştırabilmek için belirli koşullar yerine getirilmelidir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı mevzuatına göre, ev hizmetlerinde yabancı istihdam etmek isteyen işverenin bakıma muhtaç bir aile ferdi bulunması gerekir. Örneğin, evinde 15 yaşından küçük çocuğu olanlar “çocuk bakıcısı” statüsünde yabancı çalıştırmak üzere çalışma izni alabilirler; benzer şekilde 65 yaş üstü yaşlıya ya da ağır hastalığı doktor raporu ile belgelenmiş yakınlarına bakmak için de yabancı bakıcı izni verilebilmektedir. Çalışma izni başvurusu işveren tarafından yapılır ve onaylandığında bakıcı, en az asgari ücrete denk gelecek şekilde SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) kaydına alınmalıdır. İlk kez alınan çalışma izni genellikle 1 yıllıktır ve yabancı bakıcının Türkiye’ye girişinden itibaren 30 gün içinde SGK girişinin yapılması yasal zorunluluktur. Bu şekilde istihdam edilen bakıcılar, sağlık sigortası ve temel iş güvencesi haklarına kavuşurlar. (ÇSGB, t.y.)
*Kaynak: Oksijen
Bununla birlikte, uygulamada Filipinli ve diğer yabancı bakıcıların önemli bir kısmı uzun süre kayıt dışı çalışmıştır. Özellikle 2010’lara kadar birçok bakıcı, turist vizesiyle 3 aylık periyotlarla giriş çıkış yaparak Türkiye’de kaçak şekilde çalışmaya devam ediyordu. 2012’de yürürlüğe giren yasal düzenlemelerle bu durum kısıtlanmış ve “90 günde 90 gün” kuralı getirilerek yabancıların aralıksız uzun süre kaçak kalmasının önü kesilmeye çalışılmıştır.
Yine de günümüzde de yasal izinsiz (kaçak) çalıştırılan bakıcılar bulunmaktadır. Nitekim akademik çalışmalar, Türkiye’deki Filipinli bakıcıların tam sayısının resmi olarak bilinmediğini, önemli bir bölümünün belgesiz (izinsiz) konumda olduğuna dikkat çekmektedir. Ev içinde çalışmanın “özel alan” sayılması ve İş Kanunu denetimlerine tam tabi olmaması da (4857 sayılı İş Kanunu kapsamında ev hizmetleri sınırlı yer almaktadır) bu alandaki hukuki boşluklardan biridir. Bu durum, bakıcıların haklarının korunmasını zorlaştırarak istismar riskini artırabilmektedir. Türkiye ile Filipinler arasında ev hizmetlisi istihdamına yönelik ikili bir işgücü anlaşmasının bulunmayışı da bir başka sorundur; bu nedenle Filipinli bakıcıların asgari ücret, çalışma saati, izin gibi hakları hükümetler arası bir protokolle güvence altında değildir (Çeltikçi, 2022).
Sonuç olarak, Filipinli bakıcılar yasal statü açısından ya tam izinli ve sigortalı olarak ya da kaçak konumda çalışabilmekte; her iki durumda da ev içi hizmet alanının özel niteliği nedeniyle iş güvencesi konusunda belirsizlikler yaşamaktadır.
Tercih Edilme Nedenleri
Türk ailelerinin Filipinli bakıcıları yoğun şekilde tercih etmesinin ardında çeşitli dilsel ve kültürel faktörler bulunmaktadır. En önemli etken, Filipinli bakıcıların İngilizceyi akıcı şekilde konuşabilmesidir. Türkiye’de üst ve orta gelir grubu aileler, çocuklarının küçük yaştan itibaren İngilizce duyarak büyümesini ve dil öğrenmesini istemekte; Filipinli bakıcılar bu açıdan adeta bir “oyun ablası” olmanın ötesinde dil eğitmeni işlevi de görmektedir. Ayrıca Filipinli kadınlar genellikle iyi eğitimlidir ve birçoğu kendi ülkelerinde üniversite mezunu olup orta sınıf iş deneyimine sahiptir. Eğitim seviyesi yüksek ve kültürel olarak çocuk bakımında donanımlı olmaları, Türk ebeveynlerin onlara duyduğu güveni artırmaktadır. Nitekim Filipinli bakıcılar, sadece basit bakım veren değil, çocuğun eğitimine katkı sunan, dünya dili öğreten bir profesyonel olarak görülmektedir. (T24, 2024)
Kaynak: Evdeki Bakıcım, Youtube
Filipinli bakıcıların tercih edilmesinin bir diğer nedeni de çalışma disiplinleri ve işlerine sadakatleridir. Bakıcı ajansları, Filipinli dadıların son derece disiplinli çalıştıklarını ve bir aile yanında uzun yıllar kalabildiklerini, bu nedenle ailelerin sık bakıcı değiştirmek zorunda kalmadığını vurgulamaktadır. Sürekli bakıcı değişiminin çocuk psikolojisine zarar verebileceği endişesiyle aileler, mümkünse uzun süreli çalışacak bakıcıları istemektedir. Bu noktada Filipinliler, talep edilen sürekliliği sağlama konusunda öne çıkmaktadır. Kültürel açıdan bakıldığında da, bazı ortak değerler tercih edilme nedeni olabilir. Örneğin Filipin kültüründe aileye bağlılık, büyüklere saygı gibi unsurların Asya kültürüne benzerliği nedeniyle, Türk aile yapısına uyumun daha kolay olabileceği düşünülmektedir (T24, 2024).
Ayrıca çoğunlukla Katolik olan Filipinlilerin, seküler bir Müslüman ülke olan Türkiye’de dini açıdan da uyum sorunu yaşamadıkları, hatta kendi inançlarını özgürce yaşayabildikleri bilinmektedir. Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde, İngilizce dil becerisi başta olmak üzere eğitimli ve güvenilir bir profil çizen Filipinli bakıcılar, Türk ailelerinin ilk tercihi haline gelmiştir.
Çalışma Şartları ve Ücretler
Filipinli bakıcıların Türkiye’deki çalışma şartları, genellikle yatılı (eve bağlı) ve uzun mesaili bir düzeni içerir. Çoğu Filipinli çocuk bakıcısı, çalıştığı ailenin evinde yaşamaktadır ve “stay-in” olarak adlandırılan bu modelde özel hayat ile iş hayatı iç içe geçmektedir. Haftanın 6 günü çalışmak yaygın bir pratiktir; bakıcılar genellikle yalnızca haftada bir gün (çoğunlukla Pazar günleri) izin yapabilmektedir. Günde fiilen kaç saat çalışıldığı net olmasa da, bakıcılar sabah erken saatlerden çocukların akşam uyku vaktine kadar sürekli çocuğun bakım ve gözetiminden sorumlu olmaktadır. Birçok bakıcı, pandemi döneminde dahi iş yüklerinin değişmediğini, zaten normalde de çok uzun saatler kesintisiz çalıştıklarını ifade etmiştir. Bu durum, evde yatılı çalışmanın getirdiği “24 saat hizmette olma” beklentisiyle ilişkilidir. İzin günü dışında sosyal hayatlarına pek vakit ayıramayan bakıcılar, mesai kavramının esnek olduğu bir ortamda çalışmaktadır (Gürson, 2021).
https://www.youtube.com/shorts/kUwC0CQpX90
(Nadide Sultan Filipinli bakıcıdan yakınıyor, Youtube Shorts)
Ücret konusunda Filipinli bakıcılar, vasıfları nedeniyle diğer yabancı bakıcılara kıyasla daha yüksek maaşlar almaktadır. Örneğin İngilizce bilmeyen Orta Asyalı (Türkmen, Özbek v.b.) bakıcılar asgari ücrete yakın ücretlere razı olurken, Filipinli bakıcılar çok daha üst bir skaladan işe başlamaktadır. 2018 yılı civarında İstanbul’daki Filipinli bakıcıların aylık maaşlarının ortalama 800 ila 2000 ABD Doları arasında değiştiği, ayrıca haftalık bir cep harçlığı (ör. 50 TL) verildiği tespit edilmiştir (Çeltikçi, 2022). Son yıllarda döviz kurundaki değişimler ve Filipinli bakıcılara talebin devam etmesiyle bu rakamlar artış göstermiştir. 2024 itibarıyla bakıcı ajanslarının bildirdiğine göre Filipinli bakıcılar aylık genelde 1200-1800 dolar arası kazanmakta, tecrübe ve özel durumlara göre 2200 dolara kadar ücret alanlar da bulunmaktadır. (Yılmaz 2024). Bu miktarlar, Türk lirası karşısında oldukça yüksek olup, yerli bakıcıların ücretlerinin de üstünde bir seviyeyi temsil etmektedir. Ücretler, istisnalar bulunmakla birlikte çoğunlukla dolar üzerinden belirlenmekte ve ödenmektedir. Nitekim çalışanlar maaşlarının önemli bir kısmını ülkelerindeki ailelerine göndermektedir. Filipinli bakıcıların maaşları diğer ülkelere kıyasla Türkiye’de görece iyi düzeydedir: Örneğin Orta Doğu ülkelerinde benzer işler için çok daha düşük ücretler verilmekte ve işçi hakları sınırlı olmaktadır. Türkiye’de ise maaşlar daha yüksek olmakla birlikte, bu durum ailelerin onlardan beklentilerini de artırmaktadır. Örneğin, sadece çocuk bakımı değil ev temizliği, yemek yapma gibi ek işler talep edilebilmektedir (T24, 2024).
Yatılı çalışan Filipinli bakıcılar, genellikle çalıştıkları evde yemek ve barınma ihtiyaçlarını da işveren aileden temin ederler. Aile, bakıcının ayrı bir odada konaklamasını ve günlük öğünlerini karşılar; bu da maaş dışında sağlanan bir yan hak olarak görülebilir. Ancak bazı durumlarda bakıcıların mahrem bir alanı olmayabilir ve çocuğun odasında kalmak gibi çözümler üretilir. İşveren-bakıcı ilişkileri büyük oranda informel (resmi olmayan) bir çerçevede yürür. Çoğu bakıcı, işverenine karşı saygılı ve itaatkâr bir tutum sergiler; karşılığında ise aileyi kendi ailesi gibi görüp çocuklara sevgiyle bağlanmaktadır. Bununla birlikte, çalışan anne-babaların bulunmadığı, ev hanımının da evde olduğu ailelerde hiyerarşik ilişki daha belirgin olabilir. Nitekim araştırmalar, üst sınıf Türk işverenlerin çoğunlukla iyi eğitimli ve varlıklı kesimden geldiğini, buna karşın evdeki bakıcıya kimi zaman tepeden bakabildiklerini aktarmaktadır. Bazı işverenler bakıcının kılık kıyafetini, özel hayatını dahi kontrol etme eğiliminde olabilmektedir; örneğin Filipinli bakıcının dış görünüşünün sade olmasını beklemek, aile dışında sosyal ilişki kurmasına sıcak bakmamak gibi tutumlar bildirilmektedir. Bu tür durumlar elbette her ailede geçerli olmasa da, işveren-bakıcı ilişkisinde güç dengesizliği olduğu bir gerçektir. (Çeltikçi, 2022).
Kültürel Uyum ve Sosyal Etkiler
Filipinli bakıcılar, Türkiye’ye geldiklerinde hem ev içinde hem toplum genelinde bir uyum sürecine girerler. Dil farklılığı başlangıçta bir engel oluştursa da, İngilizce bilen aile üyeleriyle anlaşabilirler ve zamanla temel Türkçe ifadeleri öğrenirler. Nitekim birçok Filipinli bakıcı, Türkiye’de çalışmaya başladıktan bir süre sonra günlük konuşmada Türkçe’de yaygın olan “Maşallah”, “İnşallah”, “Allah Allah”, “Yani” gibi ifadeleri kullanmaya başladıklarını dile getirmiştir. Bu tür dil alışverişi, bakıcıların ortama uyum sağlama çabasının bir göstergesidir. Çocuklarla birebir ilgilenen bakıcılar, Türkçe çocuk şarkıları ve oyunlarını da öğrenerek kültürel adaptasyonu hızlandırırlar. Aynı zamanda kendi kültürlerini de çocuklara tanıtarak küçük bir kültürel etkileşim ortamı yaratırlar (örneğin İngilizce çocuk şarkıları öğretmek, Filipin mutfağından lezzetler sunmak gibi). Sonuçta, çocuklar iki kültür arasında bir köprü kurarak büyüme şansı yakalayabilir; erken yaşta İngilizce duymanın yanı sıra farklı bir kültüre de aşinalık kazanırlar. (Çeltikçi, 2022).
https://www.youtube.com/shorts/S9GMcee9ixY
(Filipinli Bakıcı tanıtım videosu)
Filipinli bakıcıların Türkiye’deki sosyal hayatı genellikle sınırlı zamanları sebebiyle haftada bir izin gününe sığar. Özellikle büyük şehirlerde (İstanbul, Ankara, İzmir gibi) yaşayan Filipinliler, Pazar günleri kendi topluluklarıyla bir araya gelmeye özen gösterir. İstanbul’da yaşayan Filipinli bakıcılar için Katolik kiliseleri önemli bir buluşma noktasıdır. Örneğin İstanbul Beyoğlu’ndaki Saint Antuan Kilisesi’nde Pazar ayinlerine katılan Filipinliler, hem dini ihtiyaçlarını gidermekte hem de hemşerileriyle sosyalleşmektedir. Araştırmalar, Filipinli göçmen kadınların kilise buluşmalarını adeta bir terapi ve dayanışma mekânı olarak gördüğünü, bu sayede manevi güç kazandıklarını belirtmektedir (Gürson, 2021). Pazar ayininden sonra Filipinli topluluklar genellikle birlikte vakit geçirir; evlerinde kendi mutfaklarına özgü yemekler yapıp paylaşır, karaoke gibi eğlenceler düzenlerler. Bu birliktelikler, kültürel kimliklerini koruma ve yalnızlık hissini yenmede büyük rol oynar. Ayrıca büyük şehirlerde resmi veya gayriresmî dernekleşmeler de mevcut olup, üyelerine çeşitli destek faaliyetleri sunar. Bu sayede bakıcılar, hakları veya karşılaştıkları sorunlar konusunda birbirlerini bilgilendirebilmekte, gerektiğinde elçilikle iletişim kurarak yardım alabilmektedir. (Gunda, 2024)
Türk toplumuna uyum konusunda, Filipinli bakıcılar genellikle ciddi zorluklar yaşamamakla birlikte, kültürel farklılıklar da mevcuttur. Örneğin yemek kültürü farklı olabilir; Filipinli bakıcılar başlangıçta Türk mutfağına alışmaya çalışırken, aileler de onların damak tadına uygun yiyecekler sunmaya özen gösterebilir. Bazı Filipinli bakıcılar helal gıda konusuna dikkat ederek (örneğin domuz eti tüketmediklerinden emin olarak) Türk ailelerin hassasiyetlerine saygı gösterirler. Öte yandan, bayramlar ve özel günler gibi konularda da bakıcılar misafirperverlikle karşılaşabilir; birçok aile, bakıcılarını bayramlarda aileden biri gibi kabul ederek hediye verme veya izin süresini uzatma jestlerinde bulunmaktadır. Bununla birlikte, bakıcıların Noel, Paskalya gibi kendi önemli günleri konusunda Türkiye’de izin almakta zorlandıkları durumlar olabilir, zira bu günler Türk kültüründe resmi tatil değildir. Yine de, özellikle büyükşehirlerdeki hoşgörü ortamı sayesinde Filipinli bakıcılar kendi kültür ve inançlarını yaşamaya devam edebilmekte, bu da uyum sürecini kolaylaştırmaktadır. Sonuç olarak, Filipinli bakıcılar Türkiye’de çalışırken kültürel açıdan bir denge kurmaya çalışırlar: Bir yandan Türk aile hayatına entegre olurken diğer yandan kendi kimliklerini ve topluluk bağlarını korumaya özen gösterirler (Çeltikçi, 2022; Gunda, 2024). Bu süreç, iki toplum arasında küçük ölçekte de olsa kültürel etkileşimlere vesile olmakta, karşılıklı anlayışı pekiştirmektedir.
Karşılaşılan Zorluklar ve İyileştirme Önerileri
Filipinli çocuk bakıcıları, Türkiye’de çalışırken hukuki, ekonomik ve sosyal alanda çeşitli zorluklarla karşılaşabilmektedir. Bu zorlukların başında yasal statü belirsizliği gelmektedir. Yukarıda belirtildiği gibi, pek çok bakıcı ya çalışma izni olmaksızın kaçak çalışmakta ya da çalışma izni olsa bile ev hizmetlerinin denetimsiz doğası nedeniyle iş güvencesi zayıf kalmaktadır. Özellikle izinsiz çalışanlar için uzun çalışma saatleri, düşük ücretler, sigortasızlık ve işveren insafına kalma durumu söz konusudur. İş tanımlarının belirsiz olması (sadece çocuk bakımı beklenirken temizlik, yemek gibi ek işlerin dayatılması) ve fazla çalışma ücreti alamama gibi sorunlar sıkça dile getirilmektedir. (Gunda, 2024) Ayrıca ev içinde meydana gelen taciz, kötü muamele vakaları resmi mercilere yansımadıkça görünmez kalabilmektedir. Kimi örneklerde Filipinli bakıcıların pasaportlarına el konulduğu, dış dünya ile iletişiminin kısıtlandığı ve ciddi istismarlara maruz kaldığı, ancak arkadaşlarının veya elçiliğin müdahalesiyle kurtulabildikleri rapor edilmiştir (Gürson, 2021). İşveren ile güç dengesizliği de önemli bir sorundur; bazı işverenler bakıcıyı aile üyesi gibi değil, hiyerarşide alt konumda bir hizmetçi gibi görebilmektedir. Akademik çalışmalar, çoğu işverenin bakıcıları “kendinden aşağı” gördüğünü ve örneğin giyim kuşamına karışma, özel hayatına müdahale etme gibi davranışlar sergilediğini ortaya koymuştur. (Çeltikçi, 2022)Bu da bakıcıların psikolojik olarak baskı hissetmelerine ve özgüven kaybına yol açabilmektedir.
https://www.youtube.com/watch?v=50Akvrh6F_Y
Seray Sever Filipinli bakıcıdan yakınıyor, Youtube
https://www.youtube.com/watch?v=k3gq-NVJkl4
Filipinliler Dernek Başkanı konuya ilişkin açıklama yapıyor, Youtube
Ekonomik açıdan bakıldığında, ücret ve birikim konusu hem bir motivasyon hem de zorluk alanıdır. Filipinli bakıcılar Türkiye’de kazandıkları parayı genellikle ülkelerine, ailelerine göndermektedir. Ancak son yıllarda hayat pahalılığının artması ve kur dalgalanmaları nedeniyle kendi geçim masrafları da yükselmiştir. Maaşlar dolar bazında olsa da, bazı işverenler ekonomik kriz dönemlerinde zam yapmaktan kaçınmakta, hatta dolar yerine TL ile ödeme teklif ederek bakıcıların alım gücünü düşürmektedir. Ayrıca Filipinler’den Türkiye’ye gelirken aracılık eden bazı ajanslar yüksek komisyonlar talep edebilmekte, bu da bakıcıları borç altına sokabilmektedir. Nitekim birçok bakıcı, aracı şirketlere güvenmediği için iş bulmada arkadaş tavsiyesine dayalı gayriresmî yollara başvurduğunu belirtmiştir. (Gunda, 2024) Bu durum, işin başında yeterli bilgilendirilmeme ve hak kayıplarına neden olabilmektedir.
https://www.youtube.com/watch?v=xHvjANtkGfs
Kaynak: ATV Haber
Sosyal ve kültürel alanda ise yalnızlık ve özlem duygusu en büyük zorluklardandır. Filipinli bakıcıların çoğu, kendi çocuklarını ve ailelerini geride bırakarak Türkiye’ye gelmektedir. Uzun süre sevdiklerinden uzakta yaşamak, özellikle ilk zamanlarda bakıcıların psikolojisini olumsuz etkileyebilmektedir. Hafta içi neredeyse hiç sosyal etkileşim şansı bulamadan ev içinde kapalı kalan bakıcılar, “göçmen depresyonu” diyebileceğimiz bir duruma maruz kalabilirler. Dil engeli nedeniyle bulundukları toplumda kendilerini ifade etmekte zorlanmaları, zaman zaman ayrımcı tutumlara maruz kalmaları da mümkündür. Örneğin toplu taşıma kullanırken veya kamu hizmetlerinden yararlanmaya çalışırken yabancı oldukları anlaşıldığında önyargılı bakışlara hedef olabildiklerini bazı bakıcılar aktarmıştır (genel Türk misafirperverliğinin yanında nadir de olsa böyle olaylar yaşanabildiği ifade edilmektedir). Kültürel farklılıklar nedeniyle yanlış anlaşılmalar da zorluklar arasındadır; örneğin bir Filipinli bakıcının kendi çocuğundan bahsederken duygusallaşması, işverence yanlış yorumlanıp işine odaklanmamakla suçlanmasına yol açabilmektedir. Tüm bu zorluklara rağmen, Filipinli bakıcılar genellikle yüksek adaptasyon becerileri ve inançlarından aldıkları güç ile başa çıkma stratejileri geliştirmektedir. Kendi aralarında dayanışma ağları kurmaları, kilise ve dernek faaliyetlerine katılıp moral depolamaları bu stratejilerden bazılarıdır (Çeltikçi, 2022).
Filipinli bakıcılar ayrıca ülkelerine sık sık kargo göndermektedir. Genellikle Türkiye’de daha ucuz olan ürünleri belli periyotlarda biriktirerek kolilere yerleştirmekte, bunları ülkelerindeki aile bireylerine kargo yoluyla ulaştırmaktadır. Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada Filipin diasporasında yaygın olan bu uygulamayı kolaylaştırmak adına Filipin Hükümeti gümrük vergileri ve işlemlerinde kolaylık sağlamıştır (Shyong, 2018). Balikbayan (yurda dönüş) adını taşıyan bu uygulama, Türkiye’deki Filipinli bakıcılar arasında oldukça yaygındır. Ancak Türkiye’de “Balikbayan Box” servis sağlayıcı sayısı diğer ülkelerden çok daha azdır; ayrıca hizmet kalitesi ve güvenilirlikle ilgili çeşitli sorunlar yaşanmaktadır.
İyileştirme Önerileri
Filipinli bakıcıların karşılaştığı sorunların çözümü için hem yasal düzenlemeler hem de toplumsal farkındalık düzeyinde adımlar atılabilir:
● Yasal Güvence ve Denetim: Ev hizmetlerinde çalışan yabancıların İş Kanunu kapsamına daha etkin şekilde alınması ve ILO Ev İşçileri Sözleşmesi (No.189) gibi uluslararası standartların Türkiye tarafından onaylanması önerilmektedir. Bu sayede çalışma saatleri, asgari ücret, haftalık izin, yıllık izin gibi konular yasal güvence altına alınabilir. Ayrıca Çalışma Bakanlığı bünyesinde ev hizmetlerine özel bir denetim mekanizması (örneğin periyodik ev ziyaretleri veya bakıcıların şikâyetlerini iletebileceği bir hat) kurulması düşünülebilir. İşverenlerin yabancı bakıcı çalıştırma izni aldıktan sonra, belirli aralıklarla bakıcının çalışma ve yaşam koşullarını raporlaması şartı getirilebilir.
● İkili Anlaşma ve Kurumsal İşbirliği: Filipinler ve Türkiye arasında ev hizmetlisi göçüne dair bir ikili işgücü anlaşması yapılması, bakıcıların haklarını korumada önemli bir adım olacaktır. Böyle bir anlaşma, her iki ülkenin de onayladığı asgari standartları (ör. en az asgari ücretin üstünde ödeme, yılda belirli sayıda ücretli izin günü, pasaportların bakıcıda kalması gibi) içermelidir (Çeltikçi, 2022). Filipin hükümeti halihazırda Orta Doğu ülkeleriyle benzer anlaşmalar yapmaktadır; Türkiye ile de böyle bir protokol, hem bakıcıların hem işveren ailelerin hak ve yükümlülüklerini netleştirerek olası suistimalleri önleyebilir.
● Aracı Kurumların Denetimi: Bakıcı ve aileleri buluşturan özel istihdam bürolarının sıkı denetimi ve sertifikasyonu sağlanmalıdır. Bakıcı danışmanlık şirketlerinin şeffaflıkla çalışması, bakıcılardan yasa dışı komisyon almaması, iş sözleşmelerinin adil koşullarla hazırlanması için bakanlık kontrolünde bir akreditasyon sistemi uygulanabilir. Filipinli bakıcılar, güvenilir şirketler aracılığıyla gelmeleri halinde işe başlamadan önce hakları konusunda bilgilendirilmeli; iş tanımı, maaş, izin gibi konular yazılı sözleşmeye açıkça konulmalıdır. Aracı kurumların suiistimalleri (örneğin yüksek aracılık ücreti talebi) tespit edildiğinde lisans iptali gibi yaptırımlar uygulanarak sektör disipline edilebilir.
● Sosyal Destek ve Uyum Programları: Yabancı bakıcılar için Türkiye’ye geldikten sonra kültürel uyum eğitimleri düzenlenebilir. Bu eğitimlerde temel Türkçe dil eğitimi, Türk örf ve adetleri, yaşam kuralları anlatılarak bakıcıların topluma adaptasyonu hızlandırılabilir. Benzer şekilde, işveren ailelere de yabancı bakıcı çalıştırma konusunda bir farkındalık rehberi sunulabilir. Ailelerin kültürel farklılıklara saygı göstermesi, bakıcıların dini ve kişisel ihtiyaçlarına anlayışla yaklaşması gerektiği vurgulanmalıdır. Belediyeler ve sivil toplum kuruluşları, özellikle büyük şehirlerde, yabancı ev işçilerine yönelik danışma merkezleri açabilir. Bu merkezlerde hukuki danışmanlık, psikolojik destek ve dil kursları verilerek bakıcıların yalnız olmadığı hissettirilmelidir.
● Toplumsal Farkındalık: Medya aracılığıyla Filipinli bakıcılar gibi göçmen ev işçilerinin hayatlarına dair farkındalık kampanyaları yürütülebilir. Toplumda yaygın olabilecek önyargıları kırmak için, başarılı uyum örnekleri ve bakıcıların ailelere katkıları anlatılabilir. Çocuk bakıcılığı işinin değeri vurgulanarak, bu alanda çalışanların bir “gölge emek” olarak görülmesinin önüne geçilmelidir. Ayrıca ailelerin bakıcı-çalışan ilişkisini bir iş ilişkisi olarak profesyonel zeminde yönetmesi, akraba veya hizmetçi gibi uç algılardan kaçınması gerektiği hatırlatılmalıdır. Karşılıklı saygı ve güven ortamı hem bakıcıların refahını artıracak hem de çocuk bakımının kalitesine olumlu yansıyacaktır.
Yukarıdaki adımlar, sadece Filipinli bakıcılar için değil, Türkiye’de ev hizmetlerinde çalışan tüm göçmen işçiler için daha insani ve adil çalışma koşulları yaratılmasına hizmet edecektir. Öte yandan, hükümetlerarası işbirliği için uygun bir zemin mevcuttur. *Not: Yurtdışında yaşayan 9 milyon Filipinler vatandaşının anavatana yolladıkları para (remittance) yılda 9 milyar doları bulmaktadır. Bu para akışının yüzde 38’i bakıcılardan gelmektedir (Oksijen, 2021). Bu açıdan, bakıcılık sektörü Filipinler ekonomisi için de önemli bir konudur. Bahsi geçen problemlerin çözümü adına Filipinler hükümetinin Türkiye ile işbirliğine açık olacağı değerlendirilmektedir.
Sonuç
Türkiye’de çalışan Filipinli çocuk bakıcıları olgusu, küresel göç hareketleri ile yerel ihtiyaçların kesişim noktasında duran dikkat çekici bir vakadır. Artan talep ile birlikte Filipinli bakıcılar, kentli ailelerin hayatında önemli bir yer edinmiş; çocuk yetiştirmede adeta ailenin bir parçası haline gelmişlerdir. İngilizce bilmeleri, eğitimli ve disiplinli olmaları sayesinde Türk ailelerinin gözünde güvenilir ve değerli bir emek gücü olarak konumlanan Filipinli bakıcılar, diğer yandan yasal ve sosyal açıdan kırılgan bir gruptur. Mevcut yasal boşluklar ve uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle bazıları uzun saatler düşük ücretlere çalışmak zorunda kalmakta, kimi zaman da kötü muamele riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Ancak hem Türkiye hem de Filipinler tarafında atılacak adımlarla bu durum iyileştirilebilir. Daha sağlam hukuki çerçeveler, uluslararası işbirlikleri ve toplumsal bilinç ile, Filipinli bakıcıların emeği hak ettiği değeri görebilir ve suistimaller engellenebilir.
Sonuç olarak, Filipinli bakıcılar Türk ailelerinin çocuk yetiştirme süreçlerine önemli katkılar sunarken, onların hak ve refahını korumak da hem insani bir sorumluluk hem de toplumsal fayda meselesidir. İleriye dönük olarak, bu alanda yapılacak akademik araştırmaların ve istatistikî veri toplamaya yönelik çabaların da arttırılması gerekmektedir. Böylece, politika yapıcılar sağlam verilere dayanarak düzenlemeler yapabilecek, aileler ve bakıcılar arasındaki ilişki daha sağlıklı bir zemine oturtulabilecektir. Filipinli bakıcıların deneyimleri, küresel emek göçünün yerel ölçekteki etkilerini anlamak için önemli bir pencere sunmaktadır. Bu pencereden bakarak elde edilen bulgular, hem göçmen emeğinin korunması hem de ailelerin nitelikli bakım ihtiyacının karşılanması açısından kazan-kazan durumu yaratacak politika ve uygulamaların geliştirilmesine ışık tutacaktır.
Kaynakça
Çeltikci, M. (2022). Feminization of labor migration: Female migrant domestic workers from the Philippines in Turkey. Eurasian Journal of Anthropology, 12(1), 1-14. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2391723#:~:text=Eastern%20Bloc,of%20Filipinos%20in%20Istanbul%20has
Deniz, A. (2018). Türkiye’ye Filipinli dadı göçü: Aracı firmaların rolünü anlamak. Coğrafi Bilimler Dergisi, 16(2), 289-301. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/698684
Ehrenreich, B. & Hochschild, A. R. (Eds.). (2004). Global woman: Nannies, maids, and sex workers in the new economy. London: Granta Books, p 1-14.
Gunda, A. (2024). The experiences of undocumented Filipino domestic workers in Türkiye: Access to labor market in the context of practices and working conditions (Doctoral dissertation, Istanbul Sabahattin Zaim University). Istanbul Sabahattin Zaim University Graduate Education Institute. https://openaccess.izu.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12436/6520/866014.pdf?sequence=1&isAllowed=y#:~:text=Turkish%20employers,a%20form%20of%20recruitment%20practice
Gürson, M. A. (2021). Corporeal bodies beyond borders: Experiences of migrant Filipina nannies in Turkey (Master’s thesis, Middle East Technical University). Middle East Technical University Open Access Repository. https://open.metu.edu.tr/handle/11511/93059
Kofman, E. (1999) “Female ‘Birds of Passage’ a Decade Later: Gender and Immigration in the European Union”, International Migration Review, 33 (2), 269-299
Kurum, A. (2024). Filipinli dadı geri adım attı. Hürriyet. https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/filipinli-dadi-geri-adim-atti-42494820
Oksijen. (2021). Filipinli bakıcılar ülkelerine yılda 12 milyar dolar yolluyor. https://gazeteoksijen.com/ekonomi/filipinli-bakicilar-ulkelerine-yilda-12-milyar-dolar-yolluyor-10475
Shyong, F. (2018). Must Reads: These boxes are a billion-dollar industry of homesickness for Filipinos overseas. Los Angeles Times. https://www.latimes.com/local/lanow/la-me-balikbayan-boxes-20180428-htmlstory.html
Pedraza, S. (1991) “Women and Migration: The Social Consequences of Gender”, Annual Review of Sociology, 17, 303-325.
Yılmaz, Ç. (2024). Aylık 1500 dolar ama bulunamıyor! Çalışan anne ve babalar bakıcı sorunu yaşıyor. Milliyet. https://www.milliyet.com.tr/gundem/aylik-1500-dolar-ama-bulunamiyor-calisan-anne-ve-babalar-bakici-sorunu-yasiyor-7182608
T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB). (tarih yok). Çalışma İzni. https://www.csgb.gov.tr/sikca-sorulan-sorular/uluslararasi-%C4%B1sgucu-genel-mudurlugu/calisma-%C4%B1zni/
T24. (2024). Çalışan anne babaların ortak sorunu çocuğa bakıcı bulmak her geçen gün zorlaşıyor: Türkiye’de en çok Filipinli bakıcılar tercih ediliyor. https://t24.com.tr/haber/calisan-anne-babalarin-ortak-sorunu-cocuga-bakici-bulmak-her-gecen-gun-zorlasiyor-turkiye-de-en-cok-filipinli-bakicilar-tercih-ediliyor,1182152
United Nations International Research and Training Institute for the Advancement of Women (INSTRAW). (2008). Gender, remittances and development: The case of Filipino migration to Italy. United Nations Publications.