Türkiye dünyanın bir bölgesinde etkisini güçlendirir güçlendirmez, Amerikalılar hemen orada ortaya çıkıyor. Bu birinci formül. İkinci ve ana formül ise şu: Petrolün olduğu her yerde ABD çıkarları vardır.
Washington, Kuzey Afrika bölgesindeki varlığını genişletme kampanyasını tazeliyor. Şiddetli dış müdahalenin olası tüm dehşetlerinden ve uzun bir parçalanma döneminden kurtulan Libya, yeniden tehdit altında: Bu kez ABD'nin Libya Büyükelçisi Richard Norland temsilciliğinde Amerikalılar, ülkenin petrol gelirlerini ABD'nin kontrolü altına almaya çalışıyorlar.
Diplomasi Yoluyla Petrole
Bu tür mütecaviz girişimler, kötü şöhretli Amerikalı Stephanie Williams'ın etkin desteğiyle Birleşmiş Milletler'in siyasi himayesi altında yürütülüyor. Burada etkilerini güçlendirmek için kendilerini, başbakanlık için mücadele eden Fethi Başağa ile Abdulhamid Dibeybe arasında esas arabulucu olarak sunuyorlar.
Genel olarak, Washington'un Libya'daki faaliyetinin artışına dikkat çekmek gerekiyor: ABD Dışişleri ve Maliye Bakanlıkları ile Pentagon için özellikle 2022 baharından bu yana Libya, ABD için "çatışma önleme" konusunda en önemli 7 jeopolitik çıkar bölgesinden biri haline geldi.
Başka deyişle, Libya üzerindeki kontrol Amerikalılara aynı anda birkaç ödül vaat ediyor: petrol geliri elde etmek, bunun sonucunda Rusya'ya yönelik enerji ablukası kurmak ve dış kaynaklara bağımlı olan Çin üzerinde baskı yaratmak. Libya, stratejik ve jeopolitik olarak her zaman önemli olmuştur ve dünyadaki son gelişmeler bu önemi daha da artırdı.
Dışişleri Bakanı Tony Blinken'in Ağustos ayında Güney Afrika, Ruanda ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ne yapacağı ziyaretin kanıtladığı gibi, ABD diplomasisi yalnızca Libya’da değil, aynı zamanda Afrika’da da genişleme planı yürütüyor. Blinken, Afrika kıtası için yeni bir ABD stratejisi sunmayı planlıyor. Ziyaret hakkında yapılan açıklamada, "açık uluslararası sistem", iklim, teknoloji ve ekonomi projelerine atıfta bulunularak Afrika, jeostratejik aktör ve ortak olarak adlandırılıyor. Ayrıca ABD, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde 2023'te yapılacak seçimlere olan ilgisini açıkça ilan etti. Bildiğimiz gibi ABD’nin bu tip “ilgileri”, ülkelerin içişlerine müdahale anlamına geliyor. Aralık ayında ise, bu genel stratejinin bir parçası olarak, Washington'da Afrikalı liderlerin katılımıyla bir zirve yapılacak.
ABD askeri liderliği, ABD Afrika Komutanlığı'nın görev süresi sona eren komutanı General Stephen Townsend'in Temmuz ayında açıkladığı üzere, Afrika'yı ellerinden geldiği kadar NATO yörüngesine almayı planlıyor. Townsend konuşmasında, Amerikalıların rolünün Libya ve Tunus'taki aşırılık yanlısı örgütlerin faaliyetlerini engellemek olduğuna değiniyor. https://www.defenceweb.co.za/featured/africom-commander-on-al-qaeda-isis-wagner-group-and-security-in-africa/
İlgili Diğer Taraflar
Libya projesiyle yalnızca ABD'nin ilgilenmediğini belirtmek lazım: Bir diğer etkin oyuncu Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’dir. Bu bakımdan Libya Ulusal Petrol Şirketi başkanı Mustafa Sanalla’nın, Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin kendisini görevden alma kararını reddetmesi ve Dibeybe’yi BAE’yle gizli anlaşma yapmakla suçlaması şaşırtıcı değil. https://www.middleeastmonitor.com/20220714-libya-oil-chief-attacks-prime-minister-and-the-uae/
Libya Ulusal Petrol Şirketi’nin yeni adamı Ferhat Bengdara, bu göreve Libya’daki BAE etkisini artırmak için Halife Hafter ve Dibeybe yapılan bir anlaşmanın parçası olarak getirildi. Ferhat Bengdara, aynı zamanda BAE seçkinlerine de yakın: Birincisi, BAE'den geliyor; ikincisi Libya, Cezayir ve BAE’nin ortaklaşa sahipleri olduğu merkez bankasının eski başkanı.
Burada Libya oyununda ABD ve BAE'nin çıkarlarının iç içe geçtiğini görüyoruz: Bengdara'yı destekleyen Hafter'in CIA'ya sıkı sıkıya bağlı olduğu ve Amerikan vatandaşlığına sahip olduğu iyi biliniyor. ABD, BAE'nin etkisinden memnun değilse, bunun tek nedeni Libya'da aralarında bir nüfuz mücadelesi olmasıdır.
Türkiye ne yapmalı?
Türkiye; ABD, BAE ve BM'nin (Williams ve radikal çevrelerle olan bağları olanların) uluslararası entrikalarına rağmen Libya'daki etkisini korumalıdır. BAE ile Türkiye arasındaki ilişki, kısmi bir yakınlaşmaya rağmen, hala bir uluslararası alanda rekabet ilişkisidir. Ankara, Mavi Vatan'ın jeopolitik doktrinini uygulayarak Libya'daki faaliyetlerinde daha dikkatli hareket etmelidir. Türkiye'nin deniz egemenliğini korumasının, Kuzey Afrika bölgesinde ve kendi ülkesinde barışın garantisi olabilmesinin tek yolu budur.