Kuantum Teorisinden Türkiye’nin gerçeğine-4

Ferit İlsever

Kuantum Teorisyenleri maddenin çelişmelerinden doğan hareketin hep bir dalga şeklinde olduğunu vurgulamışlardır. Bu gerçek, fiziğe Kuantum Dalgaları ismiyle yerleşmiştir. Kanımca, matematik ve fizikte Kuantum Dalgalarına en benzeyen ya da en yakın tanım Sinüs Eğrisidir. Yani maddenin hareketi bir dalga hareketi olmanın yanı sıra, yaklaşık olarak bir sinüzoidal harekettir. Şöyle şekillendirebiliriz:

Kuantum Teorisinin kurucularından Max Planck, enerjiyi, “sürekli bir akış gösteren olgu” olarak değil, ayrı birimler halinde bir kaynaktan yayılan olgu olarak tarif etti. Yani enerji, küçük, çok küçük parçacıklar halinde yayılır. Quantalar halinde. 

Sinüs Eğrisine şöyle geliyoruz... Kuarkların kinetik enerjisi maddenin yeni yönünü sıçratır. Ama başlangıçta inisiyatif hâlâ eski’dedir. Çelişmenin Ana Yönü eski’dir. Dolayısıyla, eski sıçrar ve bastırır. Süreç içinde Yeni Yön giderek daha belirleyici hale gelir. Daha çok enerji absorbe eder. Kuarkların değiştirme gücü...

Kuantum Doğası, madde çatışmasından doğan enerjinin büyük kısmının Orta Enerjili dalgalarla, pek azının ise Yüksek ve Düşük enerjili dalgalarla yayıldığını belirtir. Bu noktada şunu söyleyebiliriz: Büyük kısmının orta enerjili olduğu bir gerçek. Ama yeni’yi sıçratan ilk hamlelerde yüksek enerjili, sonra uzun süre orta enerjili, son aşamada ise düşük enerjili olması gerekiyor. Yine de enerji, genel görünümde orta enerjili dalgalar halinde yayılmış oluyor. Böylece Kuantum Doğası’nın Yüksek ve Düşük enerjiden söz etmesi de anlam kazanıyor. 

Yukarıdaki şema ve bu yorumum, Kuantum Doğası’nın, enerjinin yayılımının sürekli değil, Kesikli, Ayrık, Öbekli olması kuralına da uyuyor. Evet, Planck’ın ifade ettiği gibi, enerji, bir kaynaktan ayrı birimler halinde ve küçük parçacıklar (Quantalar) olarak yayılıyor. Yeni ve Eski arasında sürekli ve düzgün bir akış yok. Hareketin her aşaması Kesiklilik, Parçalılık hali taşıyor. 

Enerjinin yayılımının sürekli olmaması, dolayısıyla hareketin Kesikli ve Parçalı hali, en önemlisi de yayılan enerjinin büyük kısmının orta enerjili olması Sinüs Eğrisini ön plana çıkartıyor. 

Bu noktada söylenecek çok şey var. Birincisi, her maddenin değişimi farklı bir dalga hareketi gösteriyor. Ancak bu farklı dalga hareketlerinin hepsinin ortak kuralını, inişli, çıkışlı bir seyir takip etseler de, Yeni yönün güçlenmesi, Eski yönün zayıflaması oluşturuyor. Bu olayı şöyle basit bir çizimle gösterebiliriz:

ve 

Ya da bir süreç olarak şöyle gösterebiliriz:

Görüldüğü gibi, süreç hızlanıyor. Uygulanan enerji miktarı azalıyor. Zaman kısalıyor. 

Yeni ve Eski kuvvetler açısından ise, şöyle gösterilebilir:

Sonuç olarak, farklı hareketleri anlatan farklı çizimler de olsa, bu görsellerin hepsi bizi Sinüs Eğrisine götürüyor. Kuşkusuz tek bir Sinüs Eğrisi değil. Farklı hareketleri özetleyen farklı Sinüs Eğrileri...

İkinci önemli nokta, biz bu şekillerle maddenin hareketini ikili düzlemde, sadece Temel Çelişme düzleminde ele alıyoruz. Kuşkusuz bu ikili düzlemin temelinde, daha temelinde, hatta daha daha temelinde bu hareketi az, çok etkileyecek düzlemler de var. Bu ayrıntıya girmiyoruz. 

Dolayısıyla burada maddenin hareketiyle ilgili en basit ve sade yöntemle, gerçeğe en yakın sonucu elde etmeye çalışıyoruz. 

Üzerinde duracağımız son nokta şudur: Yeni ve Eski arasındaki çatışmanın uzlaşmaz karşıtlık aşamasını da vurgulamakta yarar var. Bu aşama, Yeni-Eski çatışmasının son aşaması olup, çelişkinin açık bir çatışma biçimi alması halidir. Bu aşamanın sonunda zıtların birliği son bulur ve inkârın inkârına dönüşür. Maddenin toplumsal biçiminde bu aşamayı Devrim Dönemi diye tarif ediyoruz.  

 

İdeolojiler