Cemaatler ve tarikatlar denetlenebilir mi?

Mustafa Solak
Tarihçi

FETÖ kalkışmasından sonra “cemaat ve tarikatlar denetlensin” fikri daha fazla duyulmaya başlandı. “Diyanet’in Tarikatlar Raporu” kitabında da bazı yazarlarda da bu fikri görebiliriz. Bu yönde Star gazetesi yazarı Resul Tosun, iki yazısıyla konuya dair elle tutulur veriler sunuyor. Tosun, FETÖ örneği üzerinden cemaat ve tarikatların da hata yapabileceğini söyleyerek denetlenmeleri gerektiği önerisinde bulunuyor: “Kimin gerçekten hizmet ettiğini, kimin hizmet kılıfı altında istismarda bulunduğunu tespit edebilmemiz için cemaat ve tarikatların denetime tabi olması lazım.”

Ona göre denetimsizlik sebebiyle “ülkenin en nazik insanları olarak görünen bir cemaatten FETÖ gibi bir canavar türemiştir!”

Önerdiği denetim mekanizmasını şöyle tarif ediyor: “Nasıl ki yasama organını bile denetleyen bir Anayasa Mahkemesi var, aynı şekilde Diyanet haricinde tarikatları ve cemaatleri hem fikri yapıları hem fiziki yapılarını denetleyecek bağımsız bir anayasal kuruluşa ihtiyaç var.”[1]

Önerisini, tarikatlar ve cemaatlerin yasaklanınca kaybolmadığını, gizliden gizliye faaliyetlerini sürdürdüklerini, denetim dışında kaldıkları için de ezoterik bir yapıya kavuştuklarını ve hangisinin sahih İslam’a uygun hangisinin zararlı hale geldiğinin bilinmez olduğunu söyleyerek destekliyor. Dahası sahih (gerçek) İslam’ı benimsemiş ve öğretmeye çalışan cemaatlerin faydalı ve cemaatlerin denetime tabi tutulması gereken en önemli yönlerinin fikirleri olduğunu belirterek, “hangisinin sahih İslam olduğuna kim karar verecek?” sorusuna şu yanıtı veriyor:

“Önce bu tarikat ve cemaatler üzerindeki kanuni yasak kaldırılmalı ve birer sivil toplum örgütü oldukları resmen kabul edilmelidir. Gizli yapılanmalara izin verilmemelidir. Sonra da bunları kontrol edecek bir dini otorite olarak siyaset üstü bağımsız yetkin ilahiyatçılardan bir anayasal kurul oluşturulmalıdır.

“Bu kurul cemaat liderliği, tarikat şeyhliği ve idaresi gibi konularda denetim yapmalı, îtikâdî konulardaki sapmaları ikaz etmelidir...

“Hiç değilse, darbecilerin dayattığı anayasanın önsözü yeniden yazılmalı, 174. Madde gözden geçirilmeli, 2. madde ıslah edilmeli ve dini cemaatleri kontrol edecek bir kurula anayasal statü kazandırılmalıdır!”

“Nasıl mı?” sorusunu “tartışılsın!” diye yanıtlıyor.[2] 

Sanırım Tosun, anayasanın 174. Maddesindeki Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun, Efendi, Bey, Paşa Gibi Lâkap ve Unvanların Kaldırıldığına Dair Kanun, Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun’un kaldırılmasını istiyor. 2. maddede ise “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.” ifadesi yazılıdır.

Tosun’un iddia ve savunduğu kurulu ele alırsak; bu kurulun vereceği hükmün sahih olduğunun anayasa, yasalar gibi nesnel bir ölçütü olamayacağına göre, tarikat ve cemaatleri ve onların müritlerini birbirine düşürür ki, bu, Tosun’un amaçladığının tersi bir duruma neden olur. Dolayısıyla, Resul Tosun gibiler kendi amaçlarıyla ters bir şeyi savunmaktalar.

Dahası bu kurulun, siyasi etkilerden, tarikatlardan, cemaatlerden bağımsızlığını korumak her an olası değildir. Kurula seçenlerin iktidarla bağının olacak olması, seçileceklerin herhangi bir tarikata veya cemaate üye olmasa da gönül verebilecek olması bağımsızlığı zedeleyecektir. Ayrıca bir kurulun İslam’ın gerçeğine karar vermesi ve bu gerçeğe göre denetim yapması; yani neye inanıp inanmayacağına karar vermesi, din ve vicdan özgürlüğüne aykırıdır.

Gelelim esas itiraz noktama. Tarikat, “yol” anlamlına gelir. Tarikatlar, en sahih (doğru) İslam’ın kendisi olduğunu düşündüğü ayrı bir varlık (yol) olarak ortaya çıkmışlardır. Hal böyleyken, Tosun’un önerdiği kurulun, cemaat liderliği, tarikat şeyhliği ve idaresi gibi konularda denetim yapması, îtikâdî konulardaki sapmaları ikaz etmesi, tarikatın varlık sebebini ortadan kaldırır. Tarikat, kendini bu derece denetlemeye izin vermez. Osmanlı döneminde de tarikatlar sorun olmuştur. Tarihte Osmanlı idaresinin denetimini benimseyen bir tarikat gösterebilecek var mı?

Bir ilahiyat fakültesi öğretim üyesi, şeyhliğin, ilahiyat fakültesi mezunu kişilere verilmesini önermişti. Daha analitik düşüneceği varsayımıyla olumlu gözükse de; bu da tarikatları, cemaatleri denetlemenin ötesinde onların işleyişine karışmaktır.

Tosun’un ve bu iddiada bulunanların hem tarikatları faydalı görmesi hem de şeyhini, idaresini, îtîkâdî kararlarını denetlemesi; tarikatı, tarikat olmaktan çıkarmak, ortadan kaldırmak demektir.

“Cemaat ve tarikatlar denetlensin” fikri neoliberal karşıdevrimci programın son atılımıdır. Emperyalist sistemle Orta Çağ kalıntıları arasında tarihsel bir ittifak bulunuyor. Cemaat ve tarikatlar bu tarihsel ittifakla hayat buluyor. Atatürk’ün demokrasi programı, “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, çelebiler, mensuplar ülkesi olamaz.” idi. Öneri, bu programın karşısındadır. Cemaat ve tarikatları denetleyebilmek için önce yasal statü vermek gerekir. Cemaat ve tarikatlara yasal statü vermek, onları tanımak ise Orta Çağ’ı yasallaştırmaktır. Bu, demokrasi programından dönüştür. Böyle bir durumda tekke ve zaviyeler de açılır, Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılır. Oysa Diyanet, tarikat ve cemaatlere karşı kuruldu.

İslam’da kişi ile Allah arasına giren ruhban yoktur. Hz. Muhammet’in cemaati ve tarikatı da yoktur. İslâm’da tarikat ve cemaatler Hz. Ali ile Muaviye arasındaki siyasi kavgadan doğmuştur. Siyasi ve ticari bölünmedir. Cemaat ve tarikatlar ruhban zümresi iken, bir de bunları denetleyecek kurul önermek, Allah ve kul arasında bir başka ruhban zümresi oluşturmak olur.

Günümüzde de tarikatlar rant dağıtmaktan başka bir işleve sahip değildir. Türkiye’nin üretim devrimini gerçekleştirme aşamasında bu tür öneriler yobazlığa can suyu verir. Üreten Türkiye, üretim dışı yollardan rant devşiren borsa/dolar vurguncularını, tarikat ve ihale rantçılarını, sıcak para komisyoncularını tasfiye ederek kurulacaktır.

 

[1]Resul Tosun, “Cemaatler ve tarikatlar denetlenmeli!”, Star, 11.08.2019, erişim tarihi 11.08.2019, http://www.star.com.tr/yazar/cemaatler-ve-tarikatlar-denetlenmeli-yazi-1473420/

[2] Resul Tosun, “Cemaatler denetlenmeli-2”, Star, 13.08.2019, erişim tarihi 13.08.2019, http://www.star.com.tr/yazar/cemaatler-denetlenmeli2-yazi-1473785/

 

 

 

 

 

Güncel