Netanyahu’yu Gülümseten “muhalefet”: Belgelerde ve Basında Suriye Muhafeleti

Gökalp Erbaş
TEORİ Yazı Kurulu Üyesi

Suriye Hükümeti’nin ABD, İsrail ve Türkiye tarafından desteklenen güçlerin saldırısıyla yıkılmasından bu yana Türkiye’de bir bayram havası hâkim.  En çok da Filistin halkıyla dayanıştığını söyleyen, İsrail’e her fırsatta kin kusan kesimler bu kutlamaların başını çekiyor. Hükümet düşer düşmez Golan Tepelerini işgal eden İsrail şu sıralarda HTŞ’nin yarattığı fırsatlar neticesinde Suriye’deki bütün altyapıyı uçaklarıyla yok ediyor. Netanyahu 7 Ekim’den bu yana ilk defa bu kadar mutlu, coşkulu görüntüler verdi. İsrail yetkilileri tarihlerinin en etkili hava saldırılarından birini yaptıklarını ifade ediyorlar. Görünen o ki Türkiye’deki kutlamaların davulcusu ABD, zurnacısı ise İsrail. Şimdi hem özellikle İsrail basınından ve düşünce kuruluşlarından hem de geçmişte yayınlanan belgeler üzerinden Netanyahu’nun neden bu kadar mutlu olduğunu, Suriye iç savaşından günümüze Suriye muhalefeti ve İsrail’in bağlarına bakarak anlamaya çalışacağız.

İsrail Yıllardır “muhalefetin” Yaralarını Sarıyor

2018 yılına kadar İsrail Suriye’de muhalif gruplara insani yardım sağladığını belirtiyordu. Dahası günümüz HTŞ’sinin atası El-Kaide terör örgütünün Suriye ordusu karşısında yaralanan mensupları İsrail hastanelerinde tedavi ediliyordu. 2018 yılında ise o hafta görevini devreden İsrail Genelkurmay Başkanı Eisenkot Suriyeli muhalif gruplara ek olarak silah sağladıklarını da itiraf etti. (1) Bu ilişki Suriye iç savaşının başlamasından bu yana devam etti. Şimdilerde İsrail basını aslında durumu Türkiye’de bayram yaşayanların gözüne sokacak şekilde net bir şekilde açıklayan Suriyeli muhaliflerin güncel demeçlerine sıkça yer veriyor. Bazılarını direkt aktarmak aydınlatıcı olacaktır:

“İsrail'in Suriye'deki son saldırıları olmasaydı İran'ın ve rejimin zayıflayıp zayıflamayacağını kimse bilemez, bu bizim geri dönmemizi, topraklarımızı ve ülkemizi özgürleştirmemizi sağladı.”

“İsrail yönetimini İran destekli milislerin Suriye topraklarındaki mevzilerine ve birliklerine karşı yoğun saldırılar düzenlemeye çağırıyoruz. Humus, Şam ve Lübnan sınırındaki mevzilerin vurulması gerekecektir. Bu sayede Suriye toprakları Lübnan'ın varlığından, Hizbullah'ın silahlarından ve İran'ın ahtapot kollarından kurtulacaktır.”

6 Aralık’ta İsrail basını ile yaptığı bir röportajda bir ÖSO komutanı ise şu ifadeleri kullanıyor:

“İsrail de dahil olmak üzere bölgedeki herkesle dostluğa açığız. Esad rejimi, Hizbullah ve İran dışında düşmanımız yok. İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı yaptıkları bize çok yardımcı oldu. Şimdi gerisini biz hallediyoruz.” (2)

Eski CIA danışmanı Nagi Najjar da Suriye muhalefetine karşı verilen görevi ve onlara bakış açısını özetliyor:

“Suriyeli silahlı muhalifler İran’ın Suriye’deki terör eksenini parçalayabilir ve gerekirse Hizbullah’ı çökertmek için çoğalan bir güç olarak Lübnan’a girebilirler (…) Suriye muhalefeti ve İsraillilerin ortak bir düşmanı var. Bırakın kirli işleri sahada onlar yapsın” (3)

HTŞ Lideri Colani de Suriye’de şimdi ne olacağı konusunda Sky News muhabirinin sorularına “Suriye yeni savaşa girmeyecek, Ülkemiz başka bir savaşa hazır değil. En büyük tehdit Hizbullah, rejim ve İranlı milislerdi. Yabancı ülkelerin endişeleneceği bir şey yok” diyerek cevap verdi. Sky News de ropörtajı “Batı’nın Suriye’den korkmasını gerektirecek bir şey yok” başlığıyla duyurdu.

HTŞ Lideri Colani için bütün batı medyasının daha önce de şahit olduğumuz yıkama prosedürlerini çalıştırdığını da görüyoruz. Nasılsa “korkacak bir şey yok”. Zamanında ABD tarafından başına 10 milyon dolar ödül koyulan “radikal terörist” Colani şimdi “çoğulculuğa yakın ılımlı isyancı” oluverdi. İsrail ordusu da Suriye topraklarına “hafifçe kaydı” Batılı ülkelerden İngiltere gibi bazı ülkeler artık HTŞ’yi terör örgütü listelerinden çıkarmayı değerlendiriyorlar.

Siyonizme Dokunmayan Cihat

Batılıların Ortadoğu dedikleri coğrafyamızda her nasılsa radikal islamcı cihatcılar asla siyonizmi hedef almıyor. Sadece IŞİD’in “yanlışlıkla” İsrail ordusuna ateş açtığı bir seferde de özür dilediğini biliyoruz.(4) IŞİD ile İsrail arasındaki ilişki sadece bir dokunmamazlık da değildi. İsrailli Düşünce kuruluşu BESA 2016 analizinde IŞİD’i zayıflatmak fakat yok etmemek gerektiğini çünkü IŞİD’in bölgedeki İran dahil “kötü aktörleri” meşgul ettiği, Batılı hedeflerden uzaklaştırdığını yazıyordu.

2012 tarihli sızdılıran ABD Savunma Bakanlığı bilgilendirme raporunda da ABD’nin Suriye iç savaşında isyanın en temel unsurlarını “ Selefiler, Müslüman Kardeşler ve El-Kaide” olarak tanımladığını “Rusya, Çin ve İran rejimi desteklerken, Batı, Körfez ülkeleri ve Türkiye’nin de muhalifleri desteklediği” ifadelerine rastlıyoruz.  Ve yine aynı tarihte ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın dönemin ABD Dışişleri Bakanı Clinton’a “Suriye’de El-Kaide bizim tarafımızda” yazılı e-maili görüyoruz. 

 

Yine Wikileaks ‘in sızdırdığı dönemin ABD Dışişleri Bakanı Clinton’ın maillerinde de Suriye iç savaşının ve suriyeli muhaliflerin Batı ve İsrail için oynadığı işlev net bir şekilde gözüküyor. Beyaz Saray Danışmanı Blumenthal’ın Clinton’a ilettiği “Hükümetlerin ve kurumların en üst düzeylerine erişimi olan kaynaklar ele alınmıştır. Buna siyasi partiler ve bölgesel istihbarat ve güvenlik servisleri de dahildir.” notuyla gönderdiği bilgilerde şu ifadeleri görüyoruz :

“İngiliz ve Fransız istihbarat servisleri İsrailli meslektaşlarının Suriye'deki iç savaşın olumlu bir tarafı olduğuna inandıklarını belirtiyor; Esad rejiminin devrilmesi halinde İran Ortadoğu'daki tek müttefikini kaybedecek ve izole olacaktır. Aynı zamanda Esad Hanedanı'nın düşmesi, Şiiler ile bölgede çoğunlukta olan Sünniler arasında İran'ın da dahil olduğu bir mezhep savaşını ateşleyebilir ki İsrailli komutanlara göre bu İsrail ve Batılı müttefikleri için hiç de kötü bir şey olmayacaktır.”

 

Suriyeleri muhaliflerin Esad hükümetini devirmesinin İsrail için nasıl büyük işlev gördüğü anlaşılıyor. Suriye iç savaşının başlangıcına dayanan bu strateji şimdi İsrail basınında gördüğümüz ifadelerle birebir örtüşüyor. (5)

“Esad'ın yenilmesiyle birlikte İslam Cumhuriyeti (İran) ve Hizbullah'ın İsrail'e karşı oluşturduğu tehdit azaldı, zira Suriye Hizbullah'a silah transferinde bir kara köprüsü görevi görüyordu. Esad gücünü kaybettiği ve Rusya'da saklandığı için dünya artık şüphesiz daha iyi bir yer.”

Fakat İsrail basınında yeni oluşacak hükümetin nasıl bir çizgi izleyeceğine dair riskler de dikkat çekiyor. Birçok yorumcu bunun ancak “toz kalktıktan sonra” anlaşılabileceğini söylüyor. Bu yorum İsrail’in Suriye altyapısını yok etmeye yönelik ani reflekslerini de açıklıyor. Her ne kadar şimdiye kadar İsrail ve Suriye muhalefeti uyumlu hareket etse de sadece Esad’ın düşüşüyle bütün coğrafya gerçekliği değişmedi, Suriye halkı da buharlaşmadı. Toplumsal gerçeklik yeni hükümeti veya bir başka güç savaşında bölgedeki bazı güçleri namluyu İsrail’e çevirmeye sevk edebilir.

“Burada özellikle ılımlı aktörler görmüyoruz. Ancak bir yandan İran ve bölgede bilinen adıyla direniş ekseniyle ilişkili olan ve Hizbullah'ın İran silahlarıyla silahlanmasına yardımcı olan bir rejim olan Esad rejiminin gidişini görüyoruz. Bu ortadan kalktı. Bu olumlu bir şey. Ama şimdi onun yerine bir tür Sünni cihatçı vakum var. (…)

Netenyahu da yeni oluşan hükümete karşı göz dağı vermekte gecikmedi:

“Suriye'nin içişlerine karışmak gibi bir niyetimiz yok, ancak güvenliğimizi sağlamak için ne gerekiyorsa yapmak niyetindeyiz. Ancak bu rejim İran'ın Suriye'de yeniden yerleşmesine ya da İran silahlarının veya başka silahların Hizbullah'a aktarılmasına izin verirse veya bize saldırırsa, buna güçlü bir şekilde karşılık verir ve ağır bir bedel ödetiriz.” (6)

Öte yandan İran Dini Lideri Hamaney’in belirttiği üzere bir direniş de yeniden ateşlenebilir. Bu gibi riskler İsrail’i Suriye’de ayakları yere basan bir hükümet oluşana kadar olabildiğince fazla kozu ele geçirmeye itiyor gibi gözüküyor.

 

 

Dipnot:

1) https://www.timesofisrael.com/idf-chief-acknowledges-long-claimed-weapons-supply-to-syrian-rebels/

2) https://www.timesofisrael.com/syrian-rebel-commander-urges-israel-to-support-uprising-strike-iran-backed-forces/

3) https://www.timesofisrael.com/who-are-the-rebels-battering-syrias-regime-and-do-they-pose-a-risk-to-israel/

4)https://www.independent.co.uk/news/world/middle-east/isis-israel-defence-force-apology-attack-unit-golan-heights-defense-minister-moshe-ya-alon-a7700616.html

5) https://www.jpost.com/opinion/article-832892

6) https://www.business-standard.com/amp/external-affairs-defence-security/news/you-ll-end-up-like-assad-how-israel-backed-its-warning-to-syrian-rebels-124121100642_1.html

 

 

Güncel
Etiketler
Suriye; ABD; İsrail