Emeğin Partisi’nin önde gelen fikir babalarından ve Evrensel gazetesi yazarı Mustafa Yalçıner, gazetedeki köşesinde Hikmet Kıvılcımlı’nın ölüm yıl dönümü münasebetiyle Hikmet Kıvılcımlı değerlendirmesi yapmış. Bu değerlendirme yazısı bütünüyle Kıvılcımlı’nın doğrularının, vatansever çizgisinin eleştirisine oturtulmuştur.
Doktor Hikmet Kıvılcımlı bizim kuşağın (68 kuşağı) çok değer verdiği ve saygı duyduğu bir devrimci önderdi. Bizim aramızda adı kısaca Doktordu. Bir diğer özelliği ise kitaplı sosyalist olmasıydı. 1960’ların sonlarına kadar Sosyalist liderler gazete ve dergilerde birçok makale ve incelemeler yayımladılar ama hiçbiri o güne kadar bir kitap yayımlamamıştı. Mihri Belli, Millî Demokratik Devrim diye bir broşür yayımlamıştı sadece.
Hikmet Kıvılcımlı, bütün hayatını emekçi davasına adamış değerli bir büyüğümüzdü. Çok çalışırdı. Türk halkının maddesini anlamaya çalışıyordu. İslamiyet’in ve Kemalizm’in Türk halkı üzerindeki olumlu rollerini araştırıyor ve olumlu yönlerini Türkiye’nin emekçilerinin davasında, yani devrim davasında nasıl değerlendirebiliriz diye kafa patlatırdı.
Çalışmalarının bir kısmını kendisi sağ iken yayımlamadı. Çünkü artık o görüşleri benimsemiyordu. Mustafa Yalçıner tarafından övgülerle savunulan kitap 1933 yılında Elazığ Cezaevinde iken yazılmıştı. Özellikle Ağrı İsyanından yatan Kürt köylülerinden etkilenen Kıvılcımlı, daha sonra bu görüşlerini değiştirdi. Sadece Kıvılcımlı değil, TKP de 1938’de kapsamlı bir özeleştiri vererek Kemalist Devrim, yani Cumhuriyet Devrimi ve kazanımları konusunda görece düzgün bir siyasal hatta girdi. Biraz gecikmeli de olsa Türkiye sosyalist hareketi vatansever bir rotaya girmiş oldu. Nâzım Hikmet “Kuvayı Milliye Destanı” ile Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Devriminin doruğu oldu. Sağcısı solcusu herkesin Kurtuluş Savaşı denilince aklına Nâzım Hikmet ve Kuvayı Milliye gelmesi bundandır. Doktor’u anlamayan Doktorcular ölümünden yıllar sonra bu kitapları yayımlayarak bölücü akıma malzeme sağladılar. Hikmet Kıvılcımlı’nın son 30 yılı Kemalist Devrimi tamamlama mücadelesi olarak geçti. Türkiye’nin alt emperyalist, Kürdistan’ın onun sömürgesi olduğu tezlerini tamamen terk etti.
1954’te Vatan Partisi’ni kurması, tarihsel önemdedir. Sadece isminden dolayı değil, programı itibariyle de millî bir çizgiyi sistemleştirdiğini görüyoruz. Nitekim daha sonra gerçekleşen 27 Mayıs Devrimini savunması ve Millî Birlik Komitesi’ni doğru bir çizgide etkilemek için çalışması bunun örnekleri arasındadır. Milli Birlik Komitesi’ne yazdığı mektup da Kıvılcımlı’nın çizgisini göstermesi açısından çok önemlidir. Mustafa Yalçıner, Hikmet Kıvılcımlı’nın doğrularını eleştirmektedir. Kıvılcımlı üzerinden Doğu Perinçek’e ve Vatan Partisi’ne saldırması bundan dolayıdır.
Ne yazık ki vatan, Kuvayı Milliye, Mustafa Kemal kelimeleri artık Mustafa Yalçınerleri rahatsız etmektedir. Kuyruğuna takıldıkları PKK üzerinden emperyalizmin uzantısı haline geldiler. Türkiye’ye, vatanlarına düşman oldular. Deniz Gezmişlerin darağaçlarında ölüme ve ABD emperyalizmine meydan okuduğu, “Kahrolsun Amerikan emperyalizmi” dediği bir akımdan, ABD emperyalizminin “Kara gücü” haline gelen bölücü terör örgütünün kuyrukçusu haline gelmeleri çok hazin bir hikâyedir. Bu gelişmenin baş aktörlerinden biri de Mustafa Yalçıner’dir. Kendi vatanına düşman solcular haline gelmişlerdir. ABD emperyalizmi tarafından binlerce tır silah verilerek Türkiye’nin üzerine sürülen PKK destekçiliği onları bu hale düşürmüştür.
TKP’nin Türkiye’de yaşayan bütün eski önder kadroları, Mihri Belli, Reşat Fuat, Kıvılcımlı, Tornacı Emin Sekun, Halim Spatar, Vecdi, Sevinç Özgünerler, Mehmet Ali Aybarlar daha sayamadığım birçok eski tüfek sosyalistler, hep İkinci Kuvayı Milliye kavramını yürekten benimseyerek Vatan Savaşını savundular. Türkiye sosyalist hareketinin ana damarı vatanseverdir. Hikmet Kıvılcımlı da bu damarın kendine özgü liderlerinden biridir.