Arap-Çin İlişkileri ve Çin-Arap Devletleri İşbirliği Forumu

Ahmed Abul Gheit
Arap Birliği Genel Sekreteri

 

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Abul Gheit'in english.aawsat.com' yayımlanan yazısının Türkçe çevirisini yayımlıyoruz. İngilizceden Türkçeye Emrah Zorba çevirdi.

Arap-Çin ilişkilerinin kökleri tarihin derinliklerine dayanmaktadır. Araplar Çin'i her zaman zengin ve eski bir medeniyete sahip bir ulus olarak tanımışlardır. Eski Çinliler ise Arap medeniyetine aşinaydı ve tarihi İpek Yolu bu konuda önemli bir rol oynuyordu. İpek Yolu sadece bir ticaret yolu değil, aynı zamanda medeniyetler arasında kültürel alışveriş ve etkileşim için bir köprüydü. Bu bağlar yüzyıllar boyunca verimli etkileşimleri teşvik etmiştir. Seyahatlerini kaleme alan ve döndükten sonra gözlemlerini paylaşan Arap gezginler, coğrafyacılar ve tarihçiler, Çin'i ziyaret ederek iki halk arasındaki karşılıklı anlayışın geliştirilmesinde özellikle önemli bir rol oynamışlardır. Bunun en iyi örneği ünlü Arap gezgin “İbn Battuta”dır. Çin'de geçirdiği zamanı detaylı bir şekilde anlatan İbn Battuta, Çin'in çeşitli şehirlerinde Müslümanlara gösterilen saygıdan övgüyle bahsetmiş ve bunu ünlü eseri “Ülkelerin ve Seyahatin Harikalarını Düşünenlere Bir Hediye” (Seyahatnâme) adlı şaheserinde belirtmiştir.

Modern zamanlarda iki taraf dayanışma içinde olmuş ve karşılıklı kaygı duydukları konularda birbirlerini desteklemişlerdir. Çin Halk Cumhuriyeti ile Arap devletleri arasında, 1949'da kurulur kurulmaz ve Arap ülkeleri birbiri ardına bağımsızlıklarını kazanır kazanmaz diplomatik ilişkiler kurulmuştur. Arap devletleri aynı zamanda Çin Halk Cumhuriyeti'nin Birleşmiş Milletler'deki koltuğunu korumasına da yardımcı olmuştur. Ancak iki taraf arasındaki işbirliği 21. yüzyılda önemli ölçüde canlanmıştır. Çin Halk Cumhuriyeti ile ilişkileri geliştirmek, kolektif Arap diplomasisinin ana odaklarından biri haline gelmiştir. Nitekim Çin-Arap Ülkeleri İşbirliği Forumu'nun kurulması, Arap-Çin ilişkilerinde son elli yılın en önemli kilometre taşlarından biri olmuştur. Forum, eski Çin Devlet Başkanı Hu Jintao'nun 30 Ocak 2004 tarihinde Arap Devletleri Ligi Genel Sekreterliği'ne yaptığı tarihi ziyaret sırasında ilan edilmiş ve ardından 14 Eylül 2004 tarihinde Kahire'de kuruluş belgesi imzalanmıştır. 

Bu forumun oluşturulması, Arap-Çin ilişkilerinin yörüngesinde büyük bir değişimin başlangıcına işaret etti. Çin'i tarihte ilk kez tüm Arap ülkeleriyle bir araya getiren ortak işbirliği için çok önemli bir kurumsal çerçeve oluşturdu. Forum, Asya kıtasına yönelik küresel ilginin arttığı ve Arap Birliği'nin Doğu ile ilişkilerini güçlendirerek ve başta Çin olmak üzere Asya'daki etkili ülkelerle işbirliğini güçlendirerek ortaklıklarını çeşitlendirmenin önemini fark ettiği bir dönemde kurulmuştur.

Forum'un kuruluşundan bu yana Arap-Çin işbirliği hızla gelişti. Forumun ortaya koyduğu işbirliği çerçevesi siyasi, ekonomik, kültürel, medya ve kalkınma alanları da dâhil olmak üzere çeşitli alanları kapsayacak şekilde genişledi. Forum aracılığıyla düzenlenen çok sayıda toplantı ve etkinlik, bu ilişkilerin derinleştiğini ve genişlediğini yansıtmaktadır.

Riyad'da 9 Aralık 2022'de düzenlenen ilk Arap-Çin Zirvesi, iki taraf arasındaki işbirliği için bir başka dönüm noktası oldu. İki taraf arasındaki ilişkilerin tarihinde türünün ilk örneği olan Zirve önemli sonuçlar doğurdu. Üç önemli belge imzalandı: Riyad Deklarasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti ve Arap Devletleri Arasında Kapsamlı İşbirliği Planının Ana Hatları ve Barış ve Kalkınma için Çin-Arap Stratejik Ortaklığının Derinleştirilmesi Belgesi.

Bu Forum'un başarısının temel nedeni, her iki tarafın da Forum'un gelişmesini sağlamak için gösterdiği siyasi irade ve Forum'un yürütme programlarının hükümlerini uygulama konusundaki karşılıklı kararlılıklarıdır. Forumun genişletilmesi ve mekanizmalarının geliştirilmesine yönelik kademeli yaklaşım da somut sonuçların elde edilmesine yardımcı olmuştur. Bu çabalar Çin ve Arap devletleri arasında siyasi, ekonomik, sosyal, medya ve diğer konular da dâhil olmak üzere çeşitli alanlarda iletişim ve işbirliğinin geliştirilmesine önemli ölçüde katkıda bulunmuştur.

Bu ilişkinin gelişimi, Arap ülkeleri ile Çin arasındaki ticari ilişkilerin büyümesine ve genişlemesine güçlü bir şekilde katkıda bulunmuştur. Çin, Arap ülkelerinin önde gelen ticaret ortaklarından biri haline gelmiştir. 2004 yılında 36,7 milyar dolar olan Çin ve Arap ülkeleri arasındaki ticaret hacmi, Forum'un kuruluşundan bu yana on kattan fazla artarak 2023 yılında 400 milyar dolara yükselmiştir. Arap-Çin işbirliğinin sunduğu umut verici fırsatlar ve her iki tarafın da bu yolda ilerlemeye yönelik karşılıklı kararlılığı göz önüne alındığında, bu Forumun istikrarlı bir şekilde gelişmeye devam etmesi beklenmektedir.

Arap-Çin işbirliği, Birleşmiş Milletler Şartı ve Arap Devletleri Ligi Şartı'nın ilke ve hedeflerine duyulan saygının yanı sıra barış içinde bir arada yaşama taahhüdüne dayanmaktadır. Her iki taraf da uluslararası anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi yoluyla dünya genelinde barış ve istikrar için çaba sarf etmekte ve uluslararası ilişkilerin yönetilmesinde güç kullanımını ya da güç kullanma tehdidini reddetmektedir. İşbirlikleri ayrıca egemen eşitlik ilkesinin yanı sıra devletlerin bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne karşılıklı saygı ve diğer devletlerin iç işlerine müdahaleye karşı çıkma temeline dayanmaktadır.

Arap ve Çin tarafları ayrıca, ortak toplantılar yoluyla, ortak endişe kaynağı olan bölgesel ve uluslararası meselelere yönelik tepkilerini koordine etmeye ve birbirlerinin bağımsızlıklarını, egemenliklerini ve toprak bütünlüklerini koruma çabalarını desteklemeye çalışmışlardır. Çin, Arap ülkelerini haklı ve meşru arayışlarında ve ulusal çıkarlarını güvence altına almaya yönelik eylemlerinde desteklerken, Arap ülkeleri de Tek Çin ilkesine olan desteklerini teyit etmektedir.

Bu bağlamda Çin, Filistin halkının meşru ulusal haklarını koruma, 4 Haziran 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurma ve Birleşmiş Milletler Kararları, barış için toprak ilkesi ve Arap Barış Girişimi çerçevesinde barış sürecini ilerletme çabalarını desteklediğini defalarca teyit etmiştir. Çin ayrıca Filistin halkına sürekli olarak büyük miktarlarda insani yardım sağlamıştır.

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping 12 Eylül 2022 tarihinde Riyad'da düzenlenen ilk Arap-Çin zirvesinde yaptığı konuşmada ülkesinin Filistin davasına verdiği desteği vurguladı. “Filistin halkının maruz kaldığı tarihi adaletsizlik sonsuza kadar devam edemez ve meşru ulusal çıkarlar takas edilemez. Bağımsız devlet talebi veto edilemez... Çin tarafı 1967 sınırları temelinde tam egemenliğe sahip, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını kararlılıkla desteklemektedir. Çin, Filistin'e Birleşmiş Milletler'de tam üye statüsü verilmesini desteklemektedir ve Filistinlilere insani yardım sağlamaya devam edecektir.”

Filistin davasını destekleyen bu tutumlar ve Çin'in Filistin halkına ve UNRWA'ya yaptığı insani yardımlar Arap tarafınca büyük takdirle karşılanmıştır. Arap dünyasının ulusları bu desteğin devam etmesini dört gözle beklemekte ve Çin'in Birleşmiş Milletler'de Filistin davasını destekleme çabalarını desteklemektedir. Bu rol, Çin'in Güvenlik Konseyi daimi üyesi statüsü göz önüne alındığında özellikle önemlidir. Gazze Şeridi'ne yönelik acımasız saldırılar sırasında Çin'in sergilediği tutum bu kararlılığın bir örneğidir. Filistin halkının haklı davasına açık desteğini ifade ederek hakikat ve adaletin yanında yer almıştır.

Çin-Arap Devletleri İşbirliği Forumu'nun kuruluşundan bu yana yirmi yıl geçti. Her iki taraf da bu ay sonunda Pekin'de düzenlenecek olan Çin-Arap Ülkeleri İşbirliği Forumu 10. Bakanlar Konferansını heyecanla beklemekte ve her iki taraf da bu konferanstan olumlu sonuçlar çıkmasını beklemektedir. Konferansın Arap ve Çin halklarının özlemlerini karşılaması ve ortak kültürel miraslarını ve umut verici bir gelecek için yüksek umutlarını yansıtması bekleniyor.

Güncel
Etiketler
Arap; Çin; Filistin;