Bu makale, Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Uluslararası İlişkiler Bakanı Sayın Liu Jianchao’nun 2 Kasım 2023 tarihinde Çin’in Fujian eyaletinde düzenlenen Küresel Güney Düşünce Kuruluşları Diyaloğu konuşmasının yazılı halidir. İngilizceden Berke Mustafa Berkil tarafından çevrildi.
Bugün dünya, yüzyıldır görülmemiş hızda bir değişimle karşı karşıya. Bu değişimlerin önemli bir özelliği, gelişmekte olan ülkelerin kolektif yükselişinin ivme kazanıyor olmasıdır. Gelişmekte olan ülkelerin bir bütün olarak yükselişi, kolektif modernleşmelerine dayanmakta ve bu şekilde güçlenmektedir. Bu nedenle Küresel Güney'in modernleşmesi üzerine derinlemesine bir tartışmaya acilen ihtiyaç duyulmaktadır. Bu tartışma sadece gelişmekte olan ülkelerin barış, kalkınma ve ilerleme çağrılarına değil, aynı zamanda tüm ülkelerin insanlarının modernleşme ve insanlığın ilerlemesi arzularına da cevap vermektedir.
Birincisi, Küresel Güney, yüzyılda bir yaşanan değişimlerin ortasında umudun yattığı yerdir.
“Küresel Güney” teriminin her şeyden önce bir “Güney” boyutu vardır. Ancak “Güney” coğrafi bir terim değil, yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ülkeler için kullanılan bir terimdir. Bu bir kimliktir ve benzer tarihsel deneyime, siyasi arayışlara ve kalkınma hedeflerine sahip bir ülkeler topluluğunu temsil eder. Bu terim aynı zamanda küresel bir boyuta da sahiptir. Gelişmekte olan ülkelerin kolektif yükselişine
dair dünya çapında öne çıkan bir eğilimi sembolize etmekte ve bu ülkelerin dayanışma ve kendilerine güvenme yönündeki güçlü arzularını yansıtmaktadır. Küresel Güney ülkeleri bir zamanlar saldırganlığa, baskıya ve talana maruz kalmıştı. Yıllar süren mücadele ve sıkı çalışma sonucunda ve yüzyılın gelişen değişimleriyle birlikte Küresel Güney giderek uluslararası düzenin reformlarını yönlendiren ve siyasi
bağımsızlık, ulusal yenilenme ve uluslararası adalet çağrısında bulunan önemli bir güç haline gelmiştir.
Küresel Güney, yeni bir tür küreselleşmenin önde gelen savunucularından biridir. Günümüz dünyasında tek taraflılık, korumacılık ve popülizm çirkin yüzünü gösteriyor. Yüksek çitlerle küçük bahçeler inşa etme, zincirleri ayırma ve kesme ve blok çatışmalarını körükleme girişimleri yaygınlaşmaktadır. Küreselleşme büyük gerilemeler yaşadı ve akıntıya karşı kürek çeker gibi geri itilmekten kaçınmak için kritik seçimler yapmak zorundayız. Bu kritik anda, Küresel Güney ülkeleri zorluklarla doğrudan yüzleşmeyi seçtiler. Küreselleşmeyi daha önce görülmemiş bir şekilde
kucakladılar. Küreselleşmenin içeriğini zenginleştirmek ve kapsamını genişletmek suretiyle küreselleşmeyi geliştirmek için mekanizmalar oluşturdular ve küreselleşmenin kurallarını daha makul ve koşullarını daha elverişli hale getirmeye çalıştılar. Özellikle Küresel Güney ülkeleri, “birlikte planlama, birlikte inşa etme ve birlikte faydalanma” ilkesini benimseyerek Kuşak ve Yol işbirliğini yüksek kaliteli kalkınmanın yeni bir aşamasına taşımış, böylece küresel büyümeye yeni bir ivme
kazandırmış, küresel kalkınma için yeni fırsatlar yaratmış ve uluslararası işbirliği için yeni bir platform oluşturmuştur. Bu çabalar sayesinde, daha çeşitli oyuncuları içeren ve daha açık, kapsayıcı ve herkes için faydalı olan yeni bir küreselleşme türü şekillenmektedir. Küreselleşme gerçekten de Küresel Güney'in renkleriyle boyanmıştır.
Küresel Güney, dünyadaki çok kutupluluğun güç kaynağıdır. Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana, dünyadaki çok kutupluluk eğilimi inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. Küresel ekonomik ve siyasi manzarada köklü değişikliklerin ortaya çıkması ve gelişmekte olan ülkelerin toplu yükselişiyle birlikte, Küresel Güney'e daha büyük bir rol oynamak için önemli bir fırsat sunulmuştur. İstatistiklere göre, tüm Küresel Güney ülkelerinin yüzölçümü dünya toplamının %70'inden fazlasını oluşturmaktadır.
Bu ülkelerin toplam nüfusu ve son 20 yılda küresel ekonomik büyümeye yaptıkları katkı ise dünya toplamının %80'ine tekabül etmektedir. Küresel Güney'in büyüklüğü, canlılığı, büyüme potansiyeli ve katkısı bakımından çok kutupluluk sürecindeki en dinamik güç haline geldiğini söylemek yerinde olacaktır. Küresel Güney'in kolektif yükselişi küresel siyasi manzarayı yeniden şekillendirmektedir.
Küresel Güney, uluslararası ilişkilerde daha fazla demokrasiyi teşvik eden kilit bir güçtür. Yıllar boyunca, Küresel Güney'in sesi dünya sahnesinde kısılmış ve gelişmekte olan ülkelerin makul endişeleri hiçbir zaman ele alınmamıştır. Birkaç geleneksel güç uluslararası gündemi ve kuralları belirleme hakkına hükmetmiştir. Onlar sadece kendi çıkarlarını ön planda tutmuşlardır. Onların hegemonik, otoriter ve zorba uygulamaları normal uluslararası düzeni bozmuş ve uluslararası adalet ve hakkaniyetin altını oymuştur. Yeni koşullar altında, giderek daha fazla Küresel Güney ülkesi emperyalizm ve sömürgeciliğin ideolojik ve kurumsal boyunduruğunun farkına varmıştır. Bu ülkeler stratejik özerkliği benimseme, gerçek çok taraflılığı uygulama ve uluslararası ilişkilerde daha fazla demokrasiyi teşvik etme konusunda her zamankinden daha kararlıdırlar. Bu sayede Küresel Güney ülkeleri uluslararası sahnede daha fazla söz sahibi olmuş ve küresel yönetişim sisteminin reformuna daha güçlü bir ivme kazandırmıştır.
İkinci olarak, modernleşmeyi ilerletmek için birlikte çalışmak, Küresel Güney'in birlik yoluyla daha fazla kolektif güç elde etmek için yapması gereken şeydir.
Modernleşmeyi gerçekleştirmek, Küresel Güney'deki tüm ülkelerin ortak arayışıdır. Daha iyi bir dünya inşa etmek için Küresel Güney, modernleşmeyi takip etmek, ilerletmek ve gerçekleştirmek için birlikte çalışmalıdır. Küresel Güney ülkeleri, insan uygarlığının ilerlemesini ve insanlığın ortak kader topluluğunun inşasını desteklemek amacıyla güçlü ve modern bir Küresel Güney inşa etmeyi hedeflemelidir.
Küresel Güney, “zayıf olan zayıflar” büyüsünün ortadan kaldırılması için birleşmelidir. Ülkelerin modernleşme süreçleri senkronize değildir. Küresel Güney ülkeleri bir zamanlar emperyalistler ve sömürgeciler tarafından sömürüldükleri, yağmalandıkları ve baskı altında tutuldukları ve ekonomilerini görece geç ve zayıf temellerle büyütmeye başladıkları için dünya modernleşmesi sürecinde geç kalanlardır. Ne adil ne de makul olan bir uluslararası sistemde, Kuzey-Güney ayrımı genişlemeye devam etmekte, bu da zenginin daha zengin, fakirin daha fakir olduğu şeklindeki Matthew Etkisi'nin her zamankinden daha doğru olduğunu kanıtlamaktadır.
Küresel Güney ülkeleri modernleşmeyi daha karmaşık ve zor bulmaktadır. Tek başına hareket eden hiçbir ülke bunu başaramaz. Birlikte çalışmak en doğru yoldur. Küresel Güney bayrağı altında birleşerek stratejik iletişimi ve politika uyumunu güçlendirmeli, engelleri kaldırmalı ve modern bir Küresel Güney pazarı inşa etmek için kaynakları, teknolojiyi ve deneyimi paylaşmalıyız. Kimseyi geride bırakmamalı ve tüm Küresel Güney ülkelerinin dünya modernleşme sürecine yetişmesine izin
vermeliyiz.
Küresel Güney, modernleşmenin batılılaşma anlamına geldiği mitini yıkmak için harekete geçmelidir. Uzun zamandır insanlar batılılaşmanın modernleşme olduğuna inanıyor. Aslında modernleşme tek bir cevabı olan bir soru değildir. Farklı tarihsel koşullar, modernleşmeye giden farklı yol seçeneklerine yol açmaktadır. Batı modernleşmesi kapitalist yayılma ile başlamış ve sömürgecilik, diğer ülkelerin büyük ölçekli sömürüsü ve güç politikalarının kullanımı ile zirveye ulaşmıştır. Bu adaletsiz bir yoldur ve Küresel Güney için hiçbir şekilde uygulanabilir bir seçenek değildir.
Modernleşmeyi gerçekleştirmek için Küresel Güney ülkeleri kendi ulusal koşullarına ve zamanın eğilimlerine en uygun yolu bulmalıdır. Aynı zamanda, faydalı deneyimleri paylaşmalı, zorlukların üstesinden birlikte gelmeli ve modernleşmeyi başarmak için Küresel Güney'e ve daha geniş dünyaya daha fazla seçenek sunmak amacıyla birbirlerinin modernleşme yollarını keşfetmelerini desteklemelidirler.
Küresel Güney, haklı davanın savunuculuğunu yapma sorumluluğunu üstlenmelidir. Küresel Güney için modernleşmeyi gerçekleştirmek, başka herhangi bir ülkeye karşı çıkmak, onu dışlamak ya da onun yerine geçmek için değil, tüm insanlığın refahını arttırmak ve insanlık toplumunun modernleşmesini ilerletmek içindir. Bir yandan BRICS, Şanghay İşbirliği Örgütü ve G77+Çin gibi önemli mekanizmaları güçlendirerek meşru hak ve çıkarlarımızı savunmak için güçlü bir Küresel Güney sinerjisi inşa etmeliyiz. Öte yandan, sıfır toplamlı oyundan ve Soğuk Savaş zihniyetinden uzak durmalı, bunun yerine kapsamlı bir anlayışla Kuzey-Güney diyaloğunu ve işbirliğini güçlendirmeliyiz. Bu arada, açık bir dünya ekonomisi ve herkese fayda sağlayan kapsayıcı bir kalkınma için elverişli bir ortam inşa etmeliyiz. Ancak bu şekilde, kültürler, sosyal sistemler ve ideolojiler arasındaki farklılıkların üzerinde yükselen yeni bir modernleşme türüne giden yolu bulabilir ve bunu başarmak için uyumlu bir şekilde bir arada yaşama ve kazan-kazan sonucu için ortak
yönetişimi içeren yeni bir ekosistem yaratabiliriz.
Üçüncü olarak Çin, Küresel Güney için modernleşmenin ilerletilmesine kendi gücü ile katkıda bulunmaya hazırdır.
Genel Sekreter Xi Jinping, Güney Afrika'da düzenlenen 15. BRICS Zirvesi'ne katıldığında Çin'in Küresel Güney'n bir üyesi olduğuna dikkat çekti. Çin ve Küresel Güney ülkelerinin çoğu benzer tarihsel deneyim ve mücadele yolculuğunu paylaşmaktadır. Hepimiz sömürgeciliğe, hegemonyaya ve güç politikalarına karşı mücadelenin içinden çıktık. Çin, Küresel Güney ülkelerinin makul kaygılarını her zaman desteklemiş, meşru hak ve çıkarlarını savunmuş, kalkınma fırsatlarını ve
sonuçlarını onlarla paylaşmış ve bağımsız büyümelerini sağlamalarına yardımcı olmuştur. Çin'in kökleri Küresel Güney'e dayanmaktadır ve biz Küresel Güney'i önemsiyoruz. Küresel Güney'deki diğer ülkelerle her zaman dayanışma içinde olduk ve Güney-Güney işbirliğinin savunucusu ve önemli bir oyuncusu olduk. Çin aynı zamanda modernleşme yolculuğunda bir kaşif ve uygulayıcıdır. ÇKP'nin ulusal yenilenme arayışıyla geçirdiği son 100 yıl aynı zamanda modernleşmeye giden yolun
da keşfidir. Önceki nesillerin aralıksız çabaları sayesinde bu yolu bulduk ve Küresel Güney ülkelerinin de modernleşmeyi başarma hakkına ve yeteneğine sahip olduğunu kanıtladık.
Çin nereden geldiğini asla unutmayacak ve gelişmekte olan ülkeler ile Küresel Güney'den oluşan büyük ailenin bir üyesi olmaya devam edecektir. Uluslararası durum nasıl gelişirse gelişsin, Çin komşularıyla ilişkilerini geliştirirken daima dostluk, samimiyet, karşılıklı yarar ve kapsayıcılık ilkelerine; Afrika ülkeleriyle ilişkilerini geliştirirken samimiyet, gerçek sonuçlar, yakınlık ve iyi niyet ilkelerine; Latin Amerika ülkeleriyle ilişkilerini geliştirirken ise eşitlik, karşılıklı yarar ve ortak
kalkınma ilkelerine bağlı kalacaktır. Asya, Afrika ve Latin Amerika'daki gelişmekte olan ülkelerle omuz omuza duracağız ve Küresel Güney'in ulusal koşullarına uygun modernleşme yollarını keşfedeceğiz. İleriye dönük olarak Çin, dünyanın modernleşmesi ve insanlığın ortak kader topluluğunun inşası için sağlam bir temel oluşturmak amacıyla, yüksek kaliteli Kuşak ve Yol işbirliğini ilerletmek, Küresel Kalkınma Girişimi, Küresel Güvenlik Girişimi ve Küresel Medeniyet Girişimini uygulamak için Küresel Güney'in diğer ülkeleriyle birlikte çalışmak istemektedir.
Küresel Güney'in modernleşmesinin yakın gelecekte durdurulamaz bir eğilim haline geleceğine inanıyoruz. İstikrarlı, birleşik, güçlü ve müreffeh bir Küresel Güney artık boş hayal olmaktan çıkacak ve insanlık eninde sonunda ilerlemenin, kalıcı barışın ve sürekli kalkınmanın tadını çıkaracaktır.