Hany Besada'nın China Daily için kaleme aldığı yazının Türkçe çevirisini yayımlıyoruz. Türkçeye Emrah Zorba çevirdi.
Çin'in Küresel Güney'deki enerji stratejisi, sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmek, enerji güvenliğini artırmak ve uzun vadeli ortaklıklar kurmak için karmaşık ancak stratejik bir çabayı temsil ediyor.
Son yıllarda Çin'in özellikle Küresel Güney'deki uluslararası angajmanı küresel tartışmaların merkezine yerleşmiş olup, ekonomik diplomasi, stratejik ittifaklar ve sürdürülebilir kalkınmaya yönelik ortak bir çabayı iç içe geçiren çok yönlü bir yaklaşımı yansıtmaktadır.
Çin'in yaklaşımı, devlet öncülüğündeki makroekonomik politikaları, yenilik odaklı kalkınma ile yönetişim ve sosyal politikaya yönelik faydacı bir yaklaşımı vurgulamaktadır. Bu durum, enerji alanında altyapıya uzun vadeli yatırımlara, yenilenebilir kaynaklar da dâhil olmak üzere genişletilmiş bir enerji çeşitliliğine ve karşılıklı büyüme ve sürdürülebilirlik vaat eden ikili ortaklıklara öncelik veren bir stratejiye dönüşüyor.
Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi bu stratejinin hayata geçirilmesinin en iyi örneğidir. 2013 yılında başlatılan girişim, enerji projelerinin önemli bir rol oynadığı kıtalararası ölçekte küresel bağlantı ve işbirliğini geliştirmeyi amaçlıyor. Pekin'deki Finans ve Ekonomi Merkez Üniversitesi'ne bağlı Uluslararası Yeşil Finans Enstitüsü tarafından hazırlanan bir rapora göre, 2020 yılı itibariyle Çin, Kuşak ve Yol ülkelerindeki yenilenebilir enerji projelerine 50 milyar doların üzerinde yatırım yapmıştır. Bu yatırım, Çin'in yeşil kalkınma modellerine olan bağlılığının altını çizerek, sürdürülebilir enerji kaynaklarına doğru bilinçli bir yönelimi yansıtmaktadır.
Güneydoğu Asya'da Çin'in yenilenebilir enerjiye yönelimi, güneş ve rüzgâr projelerine yaptığı yatırımlarda açıkça görülmektedir. Vietnam'da Bac Lieu Rüzgâr Enerjisi Santrali de dâhil olmak üzere Çin'in rüzgâr enerjisine yaptığı yatırımlar, Çin'in bölgedeki enerji kaynaklarını çeşitlendirme konusundaki kararlılığını vurgulamaktadır. Bu projeler sadece yerel enerji düzenine katkıda bulunmakla kalmıyor, aynı zamanda daha temiz enerji kaynaklarına yönelik küresel değişimle de uyum sağlıyor.
Pakistan'da, Kuşak ve Yol Girişimi'nin temel taşlarından biri olan Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru, önemli enerji projelerini ortaya çıkarmıştır. Koridor, Quaid-e-Azam Güneş Parkı gibi güneş enerjisi santrallerinin ve Karot Hidroelektrik Santrali gibi hidroelektrik projelerinin inşasını kolaylaştırmıştır. Bu girişimler sadece Pakistan'daki enerji sıkıntısını hafifletmekle kalmamış, aynı zamanda ülkenin enerji çeşitlendirmesi ve sürdürülebilirlik hedeflerine de katkıda bulunmuştur.
Ayrıca Gana'daki Bui Barajı ve Zimbabve'deki Kariba Barajı'nın genişletilmesi gibi projelerle Çin'in hidroelektrik gelişimindeki rolü de kanıtlanmıştır. Bu projeler, ev sahibi ülkelerdeki elektrik üretim kapasitesini önemli ölçüde artırmış ve ekonomik kalkınmayı kolaylaştırarak milyonlarca insanın hayatını iyileştirmiştir. Hidroelektrik enerjinin ötesinde Çin, Afrika genelinde güneş enerjisine de yatırım yapmaktadır; Kenya'daki Garissa Güneş Enerjisi Santrali, Doğu Afrika'daki en büyük güneş enerjisi tesislerinden biridir ve Çin'in kıtadaki enerji stratejisine yönelik çok yönlü yaklaşımını sergilemektedir.
Çin'in enerji stratejisi elektrik üretiminin ötesine geçerek enerji erişimini ve güvenliğini artırmayı amaçlayan altyapı geliştirmeyi de kapsamaktadır. Orta Asya'da, Türkmenistan'dan Özbekistan ve Kazakistan üzerinden Çin'e uzanan Çin-Orta Asya Gaz Boru Hattı, Çin'in bölgesel bağlantıyı teşvik ederken enerji kaynaklarını güvence altına alma çabalarına örnek teşkil etmektedir. Ayrıca, Kırgızistan ve Tacikistan'dan Afganistan ve Pakistan'a hidroelektrik enerji iletmeyi amaçlayan CASA-1000 projesi, Çin'in bölgedeki enerji ticaretini ve birbirine bağlanabilirliği destekleyen altyapı yatırımlarını vurgulamaktadır.
Çevre konusunda ise, Çin'in denizaşırı enerji projeleri ekolojik etkileri bakımından incelemeye tabi tutulmuştur. Örneğin Myanmar'daki Myitsone Barajı projesi çevresel ve sosyal kaygılar nedeniyle askıya alındı ve Çin'in ekonomik kalkınma ile çevreyi koruma arasında denge kurmakta karşılaştığı zorlukların altını çizdi. Bu durum, yenilenebilir enerji ve çevresel sürdürülebilirliğe vurgu yapan en son KYG (Kuşak ve Yol Girişimi) projelerinde görüldüğü üzere, daha çevreci uygulamaların benimsenmesine yönelik daha yoğun bir çabaya yol açmıştır.
Yine de Çin'in Küresel Güney'deki enerji stratejisine eleştiriler de yok değil. Borç sürdürülebilirliği, çevresel etkiler ve anlaşmaların şeffaflığı konusunda endişeler dile getirilmektedir. Dahası, çevreciler bu tür projelerin ekolojik etkilerinin yeterince ele alınmadığı durumların altını çizmişlerdir.
Bu endişelere yanıt olarak Çinli yetkililer ve devlete ait işletmeler yeşil ve sürdürülebilir kalkınma uygulamalarının önemini giderek daha fazla vurgulamaktadır. "Yeşil KYG" girişimi, yenilenebilir enerji teknolojilerinin benimsenmesini teşvik ederek ve projelerin sıkı çevre standartlarını karşılamasını sağlayarak çevresel hususları Kuşak ve Yol projelerine birleştirmeyi amaçlamaktadır.
Ayrıca, Çin'in faydacı yaklaşımı, stratejilerin ortak ülkelerin değişen zorluklarını ve ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde uyarlanmasına olanak tanımaktadır. Bu esneklik, diyalog ve işbirliğine girme isteğiyle birleştiğinde Çin'in bazı eleştirileri ele almasını ve daha sürdürülebilir ve karşılıklı fayda sağlayan sonuçlar için çalışmasını sağlamıştır.
Sonuç olarak, Çin'in Küresel Güney'deki enerji stratejisi, sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmek, enerji güvenliğini artırmak ve uzun vadeli ortaklıklar kurmak için karmaşık ancak stratejik bir çabayı temsil etmektedir. Çin, yenilenebilir enerji ve altyapıya yaptığı önemli yatırımlarla sadece kendi ekonomik ve stratejik çıkarlarını ilerletmekle kalmıyor, aynı zamanda sürdürülebilir enerji kaynaklarına doğru küresel geçişe de katkıda bulunuyor. Bununla birlikte, bu stratejinin başarısı nihayetinde borç sürdürülebilirliği, çevre yönetimi ve uluslararası işbirliği gibi zorlukların üstesinden gelme becerisine bağlıdır. Bu nedenle, Çin'in Küresel Güney'deki enerji stratejisi ulusal hırslar, kalkınma paradigmaları ve sürdürülebilir bir gelecek arayışı arasındaki etkileşimde kuvvetli bir vaka örneği olarak hizmet etmektedir.
China Daily'nin Notu:
Yazar, Birleşmiş Milletler Üniversitesi Afrika Doğal Kaynaklar Enstitüsü'nde kıdemli araştırma görevlisi ve Çin Tarım Üniversitesi Çin Tarım Alanında Güney-Güney İşbirliği Enstitüsü'nde kıdemli araştırmacı olarak görev yapmaktadır. Yazar bu makaleye China Daily tarafından desteklenen bir düşünce kuruluşu olan China Watch'a katkıda bulunmuştur.